Lafı dolaştırmadan söylemem gerek...
Kadınların erkekler tarafından öldürülmeleri apaçık biçimde politik cinayetlerdir.
Cinnetmiş, şiddetli öfkeymiş, gözü dönmüş kendini kaybetmiş...
Bıçak kadının sırtına inerken, tam o anda öyledir belki!
Fakat bu cinayetlerin katilin aklının kuytu köşelerinde sinsice beslenip büyütüldüğünü kim inkâr edebilir!
Kaldı ki, son yıllarda kadınların uzun bir takip ve serinkanlı bir hazırlık sonrası öldürüldüklerini de görüyoruz. Eski kocalar, terk edilmiş sevgililer birdenbire politik bir suikastın tetikçileri oluveriyorlar.
***
Neden politik?
Politika denince aklına
"partiler siyaseti";
"memleket idaresi"nden başka bir şey gelmeyenler belki hemen kavrayamayacaklar derdimi ama...
Şuradan başlayabiliriz...
Erkekler
eski düzen sürsün istiyorlar;
kendilerinin de başka erkekler tarafından itilip kakılmasına yol açan hiyerarşinin; yani
"toplumsal erkeklik düzeni"nin hayata hükmetmeyi sürdürmesinden yanalar.
Nasılsa
dışarıda ezilen erkek
evde ezecek kadın veya çocuk buluyor!
Ama kadınlar artık yaşadıklarını
"kader" kabul etmekten yana değiller!
İçlerinden geldiği gibi, güçlerinin yettiği kadar, bazen korkarak bazen ölümü göze alarak yeni bir düzen,
yeni bir hayat hayal ediyorlar.
Kadın cinayetlerinin artışı ve gitgide görünür hale gelişinin nedenlerinden biri bu.
Bir bakıma tablo şu:
"Erkek düzen" sorun çıkartan
"asileri" ezik erkeklere öldürtüyor.
***
Üşenmeyin, interneti açıp bakın...
2011'in ilk sekiz ayında 143 kadın yakını erkekler tarafından hunharca katledilmiş.
Tek tek baktığınızda anlıyorsunuz ki...
"Yeter!" demişler erkeklerine; "yeter!
Senin alkol perişanlıklarına, ailene ve özellikle çocuklarına karşı ilgisizliğine, sevgisizliğine, 'sokağa düşersin' tehditlerine,
dayağına, küfürüne daha fazla tahammül etmeyeceğim!"
Demişler ve öldürülmüşler.
"Yeter" demişler babalarına ve ağabeylerine; "yeter!
İnsanın kişiliğini ezip onu yaşarken öldüren, istemediğim bir geleceğe beni boyun eğmek zorunda bırakan baskı ve tehditlerinize daha fazla aldırmayacağım!"
Demişler ve öldürülmüşler.
***
Kadın cinayetlerinde katilleri ve maktulleri tek tek bireyler olarak görmek; her cinayeti ayrı bir
"hikâye" olarak değerlendirmek olup bitenin küçük parçasıdır.
Büyük parçaya baktığımızda kadına şiddeti alttan alta meşru gören
bir zihniyeti ve cinayetleri "cinnet" deyip anlayışla karşılamaya hazır bir
ittifakı (devlet-yargı-erkeklik) görürüz.
Toplum ve medya...
Bu cinayetlere karşı öfke ve çözüm bulma arayışlarında ciddiyseler eğer, ilk önce yasalardaki
"ağır tahrik indirimi"nin kaldırılması için mücadeleyle işe başlayabilirler.
Bir de...
Biz erkekler...
Muhafazakârı, liberali, sağcısı, solcusu, futbolcusu...
Hepimiz başımızı ellerimizin arasına alıp yeni baştan düşünmeliyiz:
Kadınlardan ne istiyoruz?