Dün gazetelerde Steve Jobs üzerine yazılanlara baktım.
Neredeyse bütün yazarlar coşmuş, çağlamıştı!
O satırları okurken çok sevdiğim iPhone'umu avucumun içinde evirip çevirmekten kendimi alamadım.
Kaç yıllık gazeteciyim.
İlk mac'lerin geldiği günleri hatırladım bir an.
Şimdi kimse lafını etmiyor ama macintosh'ların mesleğimizi nasıl kökten değiştirip güzelleştirdiğini biliyorum.
Fakat bütün bunlar bir yana şu soru içimde büyüdükçe büyüyor...
Madem Steve Jobs'un hayatımızı mükemmelleştirdiği söyleniyor, hatta bu yüzden "onun dehasının Tanrı'dan bir parça taşıdığı"nı iddia edenler var...
Bunu anlayamayan bir ben miyim?
Ne yani...
Kolaylık, basitlik ve hız getiren bir teknoloji tek başına hayatı iyi veya mükemmel yapmaya yetiyor mu? Hâlâ tıpkı Hamlet kadar kuşkucu, Macbeth kadar hırslı, Othello kadar kıskanç milyonlarca insan apple ürünleri kullanıyor ve bu insanlık tarihi açısından "daha iyi" bir şey sayılıyor!..
Doğru olabilir mi bu?
Böyle bir abartıyı tartışmasız kabullenmek zorunda mıyım?
Hayır! Asla!
***
Bir dehaya deha demek doğrudur.
Steve Jobs gerçekten dehaydı.
Ama
ikisinin de elmaları var diye, sözcük oyunlarının şehvetine kapılıp onun dehasını
Newton'unkinin yanına koymak abestir!
Her şeyi böyle basit bir mantık ve metafor düzeyine indirgemek dünyayı ve en beteri de çocuklarımızın zihnini gitgide düzleştiriyor!
Isaac Newton fizikçiydi, matematikçiydi, astronomdu ve ilahiyatçıydı.
Steve Jobs ise her şeyden önce sapına kadar hırslı bir kapitalist patrondu. Rakibi
Microsoft'la kavgası ölümüneydi.
Sosyal sorumluluk projelerinden ise nefret ederdi.
Üstelik bir dijital teknoloji mucidi olduğu kadar
gaddar bir pazarlamacıydı. Tüketiciyi ürününe bağımlı kılma teknikleri konusunda uzmandı.
İşin bu yönlerini unutup baştan sona santimantal bir
Steve Jobs portresi çizmek ve onu yeni dünyanın
"peygamberi" gibi göstermek, ne yalan söyleyeyim, gülünç kaçıyor.
***
Doğrusu ben...
Jobs'un yarattığı ürünlerden çok...
Üzerinden hiç çıkarmadığı siyah kazağını, güler yüzünü ve en çok da
okuduğu üniversiteyi yarıda bırakıp gidişinden ve günümüz gençlerine de bu yolu önermesinden etkilenmişimdir.
Her gencin mutlaka üniversiteye gitmesi gerektiği fikrine odaklanmış bir eğitim sisteminin bulunduğu
bizim gibi ülkelerde bu nokta üzerinde ayrıca durmanın faydalı olacağını düşünüyorum.
Ancak
Jobs'un Stanford'daki bazı hocalarının derslerine dışarıdan girmeye devam ettiğini unutmayalım!
Derinlemesine öğrenmeyi değil, üniversite öğrencisi olmayı terk etmişti Jobs.
Son olarak da şunu söylemek istiyorum.
Gelin bir süre Steve Jobs'un anısını rahat bırakalım!
Ve Tanrı'ya dua edelim...
Bize artık teknoloji dâhileri değil, barış ve adalet kahramanları göndersin!