Seçime az kaldı ya...
Gazetenin yazıişleri "çiçek böcek yazarlığı"ndan bir iki günlüğüne "yüce siyaset yazarlığı" na terfi etmemi teklif etti.
Olmayacak şey tabii!
Fakat fırsat bu fırsat deyip düştüm yollara, kıyı kıyı İzmir'e indim.
İzlenimim şu...
Bir türlü yaz gelmedi; ekonomik hareket başlamadı diye kıyıların canı sıkkın.
Bir de en koyu CHP'linin bile "CHP'li belediye başkanlarının ikinci dönemleri çok kötü oluyormuş" yollu şikâyetleri var ki, ayrı hikâye!
Beni en eğlendiren "siyasi nabız" hikâyesi ise Ajda Pekkan'ın İzmir konserinin yarattığı heyecan oldu.
Süperstar'ın "duygularının fışkırması" sonucu Egemen Bağış'a övgü yağdırması İzmir'de havayı bozuverdi.
Twitter, Facebook sabaha kadar inledi.
İş "konsere gitmeyelim" kampanyasına ve hakaret yağmuruna döndü.
Twitter'da birisi, "bu adiliği de yaptı ya, tek bir şarkısını dinlemem bundan sonra" diyordu mesela.
Bir başkası, "senin beynin sulanmış, bizim aramızda yerin yok" mesajı gönderiyordu.
Ege basınının saygın isimleri bile ağızlarını bozmuştu. Bir kadın yazar hiç sıkılmadan yazısına "sen beynine botoks yaptır" başlığı atmıştı.
Böyle patırtılara önem vermeyenler bile "herhalde üç beş kişi gider konsere" diye düşünmeye başlamıştı.
Sonuç!
Tam o saatte konserdekilerden şu mesajlar gelmeye başladı: "Ortalık yıkılıyor, müthiş bir kalabalık var, pek eğleniyoruz, şarkılar çoook güzel!"
İzmir, âlem şehir!
Onu böyle sevmek gerek!