"Roman okumak vakit kaybıdır, salaklıktır" diyen adamların el üstünde tutulduğu bir medyada şu yazdıklarıma bakın...
Şimdi kısacık bir liste çıkarmak istiyorum.
Çok sübjektif bir "hangi roman nerede okunmalı?" listesi.
Lawrence Durrell'ın İskenderiye Dörtlüsü'ne Bodrum Gümüşlük'ün çok iyi eşlik ettiği tecrübeyle sabittir.
Nikos Kazancakis okuyacaksanız, bir yaz ikindisini seçin. Mümkünse bir iğde ağacının altı olsun!
Mehmet Eroğlu'nun "Yarım Kalan Yürüyüşü" ne dağınık odaların dağınık yatakları ve uzun tren yolculukları pek uygun düşer.
Haruki Murakami için sürekli caz çalan loş bir kafenin en arka masaları en doğru seçimdir.
Murat Uyurkulak romanları cebe koyulur; Beyoğlu'ndan Fatih'e dolaşılır. Çay içmek için oturduğun her yerde cepten çıkartılıp okunur. Öğünler geçer, akşam olur; ne zamanı ne de açlığını fark edersin!