Yine yaptım bunu...
Kim bilir kaçıncı kez...
Marketin sebze meyve bölümüne geldiğimde erikleri yok saydım.
Yutkunmaya başlamama ve neredeyse yemyeşil bir susuzluğun içimi yakmasına rağmen...
Erikler zihnimde bilyeler gibi birbirine çarpıp duruyorken...
Biraz nevrotik fakat aslında basbayağı çileci bir tavırla başımı çevirip geçtim.
***
Çünkü ne zaman
erik alıp eve geldiysem...
Ne zaman biri önüme bir tabak
erik koysa...
Çocukluğumun en güzel anlarını hatırlıyorum.
Ders kitabının arasına saklanmış bir
Panait Istrati romanı ve yanında çay tabağındaki tuza banarak atıştırdığım
bir kâse erikle geçen kısa mevsimi...
Birkaç yıl önce içimde bir ses dedi ki,
"Ey Haşmet, vazgeç bu sevdadan! Hiçbir erik artık sana çocukluğundaki tadı ve hazzı getiremez!"
Garip ama uydum bu sese!
Yalan da değildi hani!
Zaten
eriğe en yakışanı mide fesadına uğramayı göze alacak kadar çok yemek, değil miydi?
Doğrusu, bunu da şu yaşımda gözüm yemezdi!
***
Haydi biraz meyvelerden konuşalım...
Son yıllarda
"otçu hocalar" çıktılar ortaya ya, içimiz dışımız şifalı ot oldu! Ne kadarı doğru, ne kadarı uyduruk, tartışılır.
Ama
meyveler öyle mi!
Onlara hiç ağzımızı sürmeden bakmak bile...
Adlarını, şekillerini, tatlarını zihnimizde yeniden canlandırmak bile
şifalıdır.
Meyvelerle ilişkimiz yeme içme ilişkisinden ibaret değildir, çok başkadır.
Rahmetli ninem bunu biliyordu.
Seksenli yaşlarının sonuna doğru meyvelere hasretini tespih gibi art arda dizerek
"uzun yaşamanın sırrı"nı bulmuştu!
Kış olunca
"Allahım, ne olur kiraz çıkıncaya kadar canımı alma" diye dua ediyordu. Ama nasıl içten, nasıl güçlü bir
hasretle!
Yaz geliyordu... Aynı duayı
mandalina ve portakal için ediyordu.
90'larının ortasına kadar yaşadı.
***
Kiraz dedim de...
17. yüzyıl şairi
Nabi'nin
sevgilinin uçuklamış dudağını kurtlu kiraza benzetmesi aklıma düştü şimdi.
Divan ve halk edebiyatımızın sevgilinin dudağını kiraza benzetmesi sadece
kuru bir sembolizm mi sayılmalı?
Şekil deseniz benzemez, renk deseniz eh!
Peki niye kiraz?
Tat mı?
Yoksa yarattığı izlenim mi?
Onu bilemem!
Ama bildiğim şu ki,
her kiraz tadışımda sevinç ve şehvetle hayatı öptüğümü hissederim.
***
Şu köşe yazısı iyice garipleşmeden...
Meyveler hakkındaki düşüncelerimi tek tek sıralamaya kalkışmadan bir
bilmece söyleyip keseyim.
Aldır onun gömleği/ yeşildir hem cüppesi/ İçinde dizilidir/ Kara kara küpesi...
Cevap:
Karpuz.