Şubat ve martın ilk haftalarını dışarı çıkmak üzere son yazışmaların yapılmasını bekleyen bir tutuklu gibi geçirdim.
Bitsin bu iş, bir an önce dışarı çıkayım diye sabırsızlanarak...
"Dışarısı" dediğim de bildiğimiz bahar mevsimi işte!
Ha geldi ha gelecek derken...
Yağmur, kar, bütün kış görmediğimiz soğuklar bastırdı ya...
Bu kez de melankolik med-cezirler ve "ruh karıncalanması" dediğim bir hale yakalanmıştım.
***
Şükür, işte nihayet bahar!
Yol kenarında bir çay bahçesinin çardağında yazıyorum şimdi bu satırları.
Biraz aşağıda upuzun bir dere akıyor. Ağaçlar henüz yapraklanmamış. Ama kuşlar hayatlarından memnun, cıvıldaşıyorlar.
Garson
"bir şey yer misiniz?" diyor.
"Neyiniz var?" diye soruyorum.
Yol boyunca
insanı zorla vejetaryenliğe itecek kadar çok
"kiloyla et", "satır köfte" tabelası görmüşüm! Köfte, pirzola diye saymaya başlamasından korkuyorum.
Gözleme diyor,
otlu olabilirmiş!
İçimden "bu iyi haber" diye geçiriyorum. Otlu gözleme, günün iyi geçeceğine işaret olabilir!
***
Bir küçük köpek geliyor ayaklarımın dibine.
Çay bahçesininmiş!
Sevimli olduğundan ve benim de onu sevimli bulacağımdan öyle emin ki! Bu hali onu gerçekten sevimli kılıyor.
Gözlerimden anlıyor hissiyatımı, hemen kuyruğunu oynatmaya başlıyor.
Benim aklımda
Ziya Osman Saba'nın dizeleri var. Tam hatırlayamıyorum ama şöyleydi sanırım:
"Bu bahar güleceğiz en içten bir sevinçle/ Bir melek ordan bize uzatacak elini/ Beni bırakma kalbim, kalbim sen bana söyle/ Ümitlerin en güzelini."
***
Bir TIR yeri göğü sarsarak geçiyor.
Ortalık toz toprak oluyor. Umursamıyorum.
Çay, çaydan çok saman tadında. Olsun. Umursamıyorum.
Artık bahar nasılsa!
Son yıllarda çok lafını ediyorum, farkındayım ama
daha kaç bahar göreceğim ki şunun şurasında...
Geçen hafta
Philip Roth'un
"Ölen Hayvan" adlı kısa romanını okudum. Hani o 2008'de sinemalarımızda oynayan
Elegy adlı güzel ve hüzünlü filme uyarlanan romanı...
Roth romanın bir yerinde 70 yaşındaki kahramanını şöyle konuşturuyor.
"Ne zaman gençlikten yaşlılığa geçersiniz? Zamanı ileri doğru saymaya başladığınız zaman. Gençler içinse zaman geçmişte olup bitenlerden ibarettir."