"Artık kendimle barışmaya karar verdim" diyor.
Yüzüne bakıyorum... İç huzuruyla kıyısından köşesinden de olsa tanışmış ve ferahlamış olmanın izlerini arıyorum. Yok!
Barış yapan biri sevinir. Oysa üzgün.
Belli ki, hayat karşısında yenik düşmüş ama kuyruğu dik tutmak istiyor.
Bunun adını da "kendimle barışmak" koymuş!
***
"Ben kendisiyle barışık biriyim" diyor. Bunu söylerken nasıl övünüyor!
Yüzüne bakıyorum.
Hırs çizgileriyle dolu!
Biraz daha konuşunca anlıyorum ki,
nefret ve öfkeyle dolu. Yerli yersiz herkesi, her şeyi aşağılıyor.
"Kendi" denen şeyin ne olduğunu bildiğinden emin değilim. Ama belli ki,
başkalarını her gün kılıçtan geçiriyor.
Ve
iki cephede birden savaşmamak için vicdanını susturmuş.
Bunu da hiç sıkılmadan
"kendisiyle barışmak" olarak açıklıyor.
***
Bir de Brezilyalı bir hekim ve motivasyon uzmanı var.
Adı
Drauzio Varella'ymış.
Şu sözleri pek beğenilmiş olacak ki, son zamanlarda Facebook gibi sosyal paylaşım ağlarında dolaştırılıyor:
"Kendimizle barışık olmalıyız. Bu sağlıklı yaşamın anahtarıdır.Bunu kabul etmeyenler
kıskanç, aşırı rekabetçi ve taklitçi olurlar."
İyi, güzel de...
Sürekli haset duygusunu ve rekabeti kışkırtan bir çevrede nasıl olacak bu?
Önce modern
"yaşam tarzı" ve
"başarı" anlayışıyla sıkı bir kavgaya girişmek gerekmiyor mu?
Manevi olgunluk arayışına girmeden (ki o da nasıl çalkantılıdır)
"kendimizi" anlayıp barışmanın imkânı var mı?
***
Kendisiyle barışık olmayı...
"Bu göbek bana yakışıyor" veya
"mesleğimden, işimden gücümden memnunum" diye anlayanlara sözüm yok elbette. Aynen devam!
Ama bu deyimde
"derinlik" arayanlara,
bir durun yahu, demek istiyorum.
Hatalarımızdan hiç pişmanlık duymamanın adıysa kendimizle barışık olmak, unutalım gitsin öyle barışı!
Hem hiç uğraştık mı kendimizle?
Barışmaya değer ne yanlarımız var diye cesaretle sorguladık mı kendimizi?
Belki dünyayla barışıncaya kadar
kendimizle küs kalmak daha iyidir.
***
Diyeceğim o ki...
Biraz daha az güzel laf, daha çok güzel eyleme ihtiyacımız var.
Yani...
İçimizdeki hileciyi, hurdacıyı, yalancıyı, yavşağı kovuncaya dek...
Barışmak yok!