O söz zihnime kazınmış...
Geceleri varoş duvarlarını yazı ve resimlerle süsleyen yoksul gençleri anlatan bir röportajda okumuştum.
Bir partinin "zamlar geri alınsın" sloganını birkaç sprey darbesiyle "zaman geri alınsın" yapıvermişti çocuklar.
Tabii böyle bir müdahale şehrin merkez mahallelerinde oturanlara depolitize bir mizah gibi gelebilir.
Oysa "zaman" dediğimiz şeyin dibine kadar politik bir tarafı da vardır.
O çocuklar belli ki...
Üç otuz paralık işler için ömürlerinden çalınan ve çalınacak zamanın farkındaydılar!
Zaman geri alınsın istiyorlardı.
Onları hem yoksulluğa hapseden hem de zengin işi heveslere zorlayan "modern zamanlar" dan geriye alınsın!
***
Kaç gündür o duvar yazısını içimden mırıldanıp duruyorum.
Kendi kendime soruyorum:
Bir ülke kendi saatini geri alabilir mi, zaman tünelinde geri gidip yaşanmış şeyleri önleyebilir mi?
İmkânsız bir şey bu!
Ama "keşke!" diyorum; "Keşke mümkün olabilseydi!"
Neden mi?
Belki, biliyorsunuz...
Ocak ayı başlarında
Mutki'de jandarma karakolunun bahçesinde 12 kişinin kemikleri, kafatasları bulunmuştu. Jandarma olayı doğruladı. Ardından başka yerlerde de 1990'lardaki çatışmalarda ölen PKK'lılar veya faili meçhullere ait
toplu mezar bulgularına rastlandı.
Aslında öteden beri bölgede bilinen ama açıkça dillendirilmesinden kaçınılan bir konuydu bu.
En sonunda
Türk Tabipleri Birliği bölgede bir araştırma yaptı ve sonucu açıkladı:
"Türkiye 90'lı yıllara ait toplu mezarlar gerçeğiyle karşı karşıya!"
***
Dünya eski dünya değil!
Yalan, komplo, şu, bu diyerek geçiştirilemiyor bunlar!
TTB'nin sağlık sektörü hakkındaki raporlarına geniş yer veren medyanın şimdi bu raporu küçük haberlerle geçiştirdiğinin farkındayım. Ama sonu yok!
Daha nereye kadar inkârlar üzerinde inşa edeceğiz yakın tarihimizi? Daha ne zamana kadar
"senin acın sana, benim acım bana" diye ayırıp toplumun ortak çilelerine kayıtsız kalacağız?
Durup düşünmek zorundayız.
Dersim'i inkâr,
6-7 Eylül'ü inkâr,
Maraş'ı inkâr, Güneydoğu'yu onlarca yıldır teslim alan
"düşük yoğunluklu iç savaş"ı inkâr!
Nereye kadar?
Zamanı geri alamayız! Kabul!
Ama başka bir zamana geçebiliriz!
Barışın ve adaletin saatini baştan kurabiliriz.
Buna mecburuz.