Bir... Bilgeliği nerede kaybettiysek, oraya geri dönmeli, orada aramalıyız. İki... Bilgelik eğer bilgi ve tecrübeden daha fazlasıysa fakat günümüz değerleri içinde tam tarif edemiyorsak, bu kavramı rasgele kullanmaktan çekinmeliyiz.
Bazen şaşıyorum..
Reklamcının bilgesi mi olurmuş!
Ya da "şirket yönetiminde bilgelik" diye bir şey neyin nesidir?
Yoksa "canım, altı üstü metafor bu, büyütmeyelim!" deyip geçmek mi gerek?
***
Son zamanlarda eski liderleri
"bilge siyasetçi" diye niteleyip güncel tartışmaların içinde tutmak isteyenler var.
Demirel, Baykal, Cindoruk, vd...
Neymiş,
"bu bilge siyasetçilerin tecrübelerinden yararlanılmalı"ymış!
Bu kişilerin siyasi tecrübesinin hâlâ yararlanılacak özellikler taşıdığını düşünenlerin aklına şaşarım!
Ama esas şu
"bilge" sıfatı neyin nesidir?
Hani bir popüler kültür patırtısı vardı bir ara;
"Ferrari'sini Satan Bilge" diye! O adam, satıp parasını cebine indirerek de olsa,
Ferrari'sini geçmişinde bırakmayı bilmişti.
Oysa adı geçen siyasiler Ferrari'lerini (siyasetle bağlarını) bir türlü bırakamıyorlar.
Güreşe doymayan pehlivan gibiler!
Allah aşkına bilgelik bunun neresinde!
***
T.S. Eliot'un şu dizelerini çok sever, önemserim.
"Yaşamakla kaybettiğimiz hayat,
Malumat içinde kaybettiğimiz bilgi,
Bilgide kaybettiğimiz bilgelik nerede?"
Son dizeyi "ilimde kaybettiğimiz irfan" diye de okuyabiliriz.
Neyse, konumuza dönersek...
Bazı sözlükler
"bilge kişi"nin hamurunda
tecrübenin yerini özellikle vurguluyor. Çünkü
bilgelik aynı zamanda
"olgunluk" olarak tanımlanıyor.
Modern sözlüklerimizin aklına tecrübenin yarattığı birikimle oluşmuş
"olgunluk"tan başka bir
"olma" hali gelmiyor tabii!
Oysa tecrübe biriktiği kadar
eskitir de insanı! Bilgelik hep tazedir!
Hem
iktidar olmak isteyen zaten bilgelikten vazgeçmiş değil midir?
Çok uzatmamalı!..
Siyasetçi ahlaklı, iyi ve olgun olsun, yeter!
NOT: "Bilge Kral" diye anılan Aliya İzzetbegoviç apayrı bir kimliktir. Onun için daha sonra ayrı bir parantez açacağım.