Hatırlayacaksınız...
Son yıllarda lokantalarda, kafelerde "köy kahvaltısı" diye sunulan şeyin gerçek köy kahvaltılarıyla ilgisi olmadığını ve bu yeni yeme içme modasının arkasındaki sosyolojik nedenleri yazmıştım (02/12/2010).
Okurum Enver Sağlam gönderdiği mektupta kendi köyünden bir kahvaltı örneği vermiş...
Siz de okuyun istedim.
"Sabah kaynar vaziyette bir tencere dolusu tarhana çorbası. Yanında anneannemin meşhur tahta fıçısından yeni çıkardığı bir koca tas dolusu karışık turşu. ( İlle de içi doldurulup çarşaf ipliği ile bir güzel sarılmış patlıcan turşusu!) Tencereye çalarken kaşığı sobada yanan yaş meşe odununun 'fışırtı'sı (Hışırtı değil). Maşınga üzerinde kızarmış köy ekmeğine sürülen taze kaymak veya bazen tereyağı... Yanında yine ninemin kendi imalatı peynir (salamurasının buruk ekşiliği üzerine buram buram sinmiş...) Arada folluktan yeni alınmış taze yumurtanın pişirildiği kara sahan gibi lüks tüketimler de olmuyor değildi hani! O yavan sofraya bazen birkaç kara zeytin tanesi de konurdu lüks tarafından."