Geçenlerde bir markette kasa sırasındayken önümdeki kadın kocasına "yalan söylüyorsun, inanmıyorum sana" diye bağırıverdi.
Adam önce öfkeli bir cevap vermeye kalkıştı, sonra hemen vazgeçti. Etraf kalabalık, yer uygunsuz. Gülerek "nereden çıkartıyorsun aşkım?" diye sordu.
Kadın hiç duraksamadan "gözlerinden" dedi; "gözler yalan söylemez."
Bu olayın üzerinden birkaç gün geçmemişti ki... "Evcilik Oyunu" adlı tuhaf tv programına gözüm takılmış sürekli didişen bir çifti izliyordum.
Ekrandaki genç adamın kendinden pek emin, pek bilgili bir edayla karşısındaki genç kadına "gözler yalan söylemez kızım, ben şıp diye anlarım" dediğini işittim.
***
Malum, çok yaygın bir kanaat bu!
Gözlerimizde, hani
"Pinokyo'nun burnu" gibi yalancılığımızı şıp diye ele veren apaçık işaretler taşıdığımıza inanıyoruz.
Tabii o
"gözüne baktım mı, anlarım" tarzındaki çok bilmiş güven duygusu da ayrı bir acıklı hikâyedir! Hep dikkatimi çekmiştir; kendine böyle güvenenler
ortalıkta kol gezen sosyopat yalancılarca ne çok kandırılırlar da, yine de uslanmazlar!
Çünkü yalanla yaşamak ağırımıza gider.
İnsan yalanı bilmek, tanımak, daha doğrusu biraz da hafiyece bir tat alarak
"yakalamak" ister!
ABD'deki son laboratuvar çalışmaları
anlı şanlı polis dedektiflerinin bile yalanı saptamakta sıradan insanlardan pek farklarının olmadığını gösteriyor.
Şöyle bir sıralama var...
FBI ve CIA gibi kurumların ajanları yalan dedektörlüğünde
yüzde 64 oranında başarılılarmış. İkinci sırada yüzde 57'lik bir oranla
psikiyatristler geliyor. Yüzde 56 ile
yargıçlar üçüncü sırada...
***
Gelelim bizi asıl ilgilendiren soruya...
Gözlerimiz hep doğruyu mu söyler?
Araştırmalar gözlere de pek güvenilmemesi gerektiğini;
yalancının mumunun yatsı vakti gelinceye kadar
gözlerde de yanmaya devam ettiğini gösteriyor.
Evet! Acı, keder, hüzün gibi duygular pek saklanamıyor. Yüz ne kadar gülerse gülsün, kederli birinin gözlerinden o kederi silmek mümkün değil.
Ama
inşa edilmiş, üzerinde çalışılmış, hatta bizzat söyleyen tarafından bile sonunda inanılmış yalan bambaşka bir şey!
İlle de bir mimik, bir jest ele veriyorsa eğer yalanı, o da
gülümseyişlerimizmiş...
İyi de...
Küçücük çocukların bile
tv haber sunucularının yapay gülümsemelerini taklit ettiği bir çağda bu bilgi işimize yarar mı? Hiç sanmam!
Birbirimizin yalanını saptayıp anlamak yerine...
Yalanı hayatımızdan kovsak... diyorum.
Zor! Bakın bu çok doğru!