MESUT ÖZİL'İN REAL MADRİD'E TRANSFERİ
Bütün rekorları kırıyorsun ama yine de Barcelona'nın gerisinde kalıyorsun. Real Madrid yeni bir başlangıç ve yıldız bir teknik adamla ne yapacak? Bence şöyle yapacak. Barcelona orada dururken Mourinho rekor kırmayı hedeflemez. Ama Barcelona'nın veya bir başka takımın rekor kırmasını da önler. Bana göre bu yıl Real Madrid'e başka bir futbol oynatacak. Mourinho başka bir futbol getirecek. O "başka futbol"da Mesut'un yeri ne? Mesut'un Almanya'daki yerini anlıyorum. Ona biz hep "Almanya makinesi" dedik. Oysa Dünya Kupası'nda net olarak herkes gördü ki "Alman makinesi" deyimi artık doğru değil. Bir makine yok ortada. Çünkü 11 futbolcunun 6'sı 7'si gerçek anlamda yaratıcı futbolcular. Bunlardan birisi de Mesut'tu. Ama Mesut'un Real Madrid'deki halini ve yerini çok anlayamıyorum.
Mourinho daha bu kadar ünlenmeden önce Fatih Terim'in hırsını not etmişti. Kitabında okumuştuk. Fatih Terim'i ve futbolcularına aşıladığı azmi fark etmiş bir adamdı.
GALATASARAY'IN SİVAS YENİLGİSİ VE RIJKAARD
Rijkaard basit bir futbol adamı değil. Bir düşünce adamı. Ama bizde başka bir adama dönüştü. Yani olmayan şey Rijkaard mı? Yoksa Galatasaray yönetimi mi? Hala kuşkudayım. Ama Belgrad maçından sonra Rijkaard'ın söylediği bir laf benim içime kuşku düşürdü. Rijkaard'da da bir tuhaflık var diye düşünmeye başladım. O da ne? Futbolcularının 2-0'dan sonra taç atmaya bile koşarak gittiklerini ve zamana oynamadıklarını ifade etti. Burada bir tuhaflık buldum. Rijkaard gibi bir teknik direktörün maç yorumunda en önemli kalemlerden biri olarak bu lafı etmesi içime kuşku düşürdü. Böyle bir Galatasaray iki sene sonra UEFA Şampiyonluğu'nu da unutur. Dünya hızlı bir dünya. Biz 5 sene UEFA Şampiyonluğu'nu konuştuk ama 5 sene daha konuşmayız. Rijkaard herhangi bir Hollandalı değil ki. Yani problem var. Anlamadığım şey ise yönetimin bu Rijkaard'a "Ya ne oluyoruz?" demiyor olması.
SERCAN YILDIRIM DÜNYA STARI MI?
Şimdi önce şunu söylemek istiyorum. Her sene bu aylarda sürekli yabancı futbolcuların transferini konuşuyoruz. Ama artık bir şeyin hakkını verelim: Bizim futbolcularımızın uluslararası standartlarda olanlarının da adını söyleyelim, altını çizelim ve de hakkını verelim. Sercan bizim futbolcumuz. Tartışmasız uluslararası standartta bir futbolcu. Biz Sercan'ı sadece transfer konusunda konuşuyoruz. Sadece "Sercan gidecek mi, kalacak mı?" diye konuşuyoruz. Başka da Sercan konuşmuyoruz. Bursaspor şampiyon oldu. Çok özel bir durumdu. Ama biz sadece Sercan'ın transferi konusunu konuştuk. Avrupa futbolu ile igilenen gençler, benzer durumlarda Batı liglerinde oynayan bir futbolcunun bütün yaz sözünü ettiler. Ama hiçbirinin aklına Sercan gelmedi. Şu 120 metre koşup da attığı harika gol bir milad olsun, Sercan'dan uluslararası stadartta bir futbolcu gibi söz edelim, takip edelim, hakettiği değeri verelim.
BEŞİKTAŞ'TA NECİP RÜZGARI
Bence çok da beklemediğimiz bir şey değildi. Necip çok önemli işler yapıyor. Guti'yi, Quaresma'yı hatta Hilbert'i merak ederek stada gidiliyor. Kimse Necip'i merak etmiyor. Ama gidenler onu izliyor. Necip'e "Helal olsun" diyorlar. Guti'nin ya da Quaresma'nın yaptıklarını güzelleştiren Necip oluyor. Bu çok önemli bir şey. Bu fırsatı Beşiktaş'ın harcamaması lazım. Biz spor yorumcuları ve medyanın da bu futbolcuyu heba etmemesi lazım.
TRABZON'DA YATTARA'NIN TOPUK PASI
Yıllardır hakem hatası, kaleci hatası, santrforun beceriksizliği bunları konuşuyoruz ama hep şunu unutuyoruz; futbolun sanata dönüştüğü anlar gerçekten var! Ben Yattara'nın topuk pasını önemsiyorum. Yattara'ya bu kadar laf söylüyoruz ama bize inat futbol anlayışını değiştirmedi. Onun için söylediklerimiz bir kulağından giriyor bir kulağından çıkıyor. Yattara çalım atmak istiyor. Onun için Yattara'nın da hakkını vermek lazım. İnat ediyor, direniyor. Yani ne dersek diyelim, Yattara çalım atmak istiyor, topuk pası yapmak istiyor.
Not: Haşmet Babaoğlu'nun Lig TV'deki 3 Korner 1 Penaltı programından derlenmiştir.