Şu "arabesk yavşaklığı" tartışmasını çok uzattık!
Bir de "Fazıl Say haklı, bu müzik iğrenç!" veya "bu tartışma 80'lerde kapandı!" diyenler var ki...
Onlar olup biteni hiç anlamamışlar!
Bir kere... Facebook ve Twitter ortamında Fazıl'ın epeydir dile getirdiği iddialara ve açtığı siyasal tartışmalara bakacak olursanız...
Onu asıl ilgilendirenin bir müzik formu olarak arabesk olmadığını anlarsınız.
Fazıl Say kendinin solcu ve "halkçı" olduğuna inanıyor! Halkı tanıdığını sanıyor!
Fakat iki seçim arka arkaya AK Parti'yi iktidara taşıyan halk çoğunluğuna bir türlü akıl erdiremiyor!
Çok partili demokrasi tarihimize bakıp halkın kendini pek kültürlü sanan bürokrasiye hiç yüz vermediğini; sandıkta hep "devletçi"lerin kaybedip, "millet"in kazandığını görüyor.
Kızıyor buna Fazıl! Öfkeleniyor!
Hakaret ederek rahatlamayı seçiyor.
Nasıl Yılmaz Özdil'e göre bu halk "bidon kafa"ysa...
Nasıl Bekir Coşkun'a göre "göbeğini kaşıyıp durmak"tan başka anlamlı bir şey yapmıyorsa bu halk!
Fazıl'a göre de yavşak!
Arabeskmiş, marabeskmiş... Bunlar işin sosu!
Aslında Fazıl, kendisine 60'lardan emanet duvara köylü çorabı asma, her sıkıştığında Aşık Veysel'e "sığınma" kıvamındaki resmi halkçılığıyla kavga ediyor epeydir.