Söyleyin... Yaz mevsiminin gerçek yeri yurdu neresidir?
Haydi onu da geçtim, şöyle sorayım; siz yazları en çok nerede geçirmeyi sever ve istersiniz?
Yazlıkta mı?
Biliyorum, yazlığınızı el üstünde tutarsınız...
Yine de bu mevsimin insanı tatlı bir uyuşukluğa çağıran yanlarıyla yazlıklardaki o bitmez tükenmez telaş ve yorgunluk arasında nasıl bir bağ olabilir ki!
Hem şimdi bana yazlık sitelerin hain dedikoducularından ve hafta sonları yakılan mangalın çarçabuk sindirilen hazlarından söz açtırmayın!
***
Yaz, en güzel nerede yaşanır?
Bodrum'da mı, Çeşme'de mi? Fransız Riviera'sında mı? Yunan Adaları'nda mı? Nerede?
"Bavul yap, bavul boşalt"ların sıkıcılığını, yollarda çektiğiniz eziyeti dönüşte tatilinizi ballandırarak anlattığınız arkadaşlarınıza itiraf etmeyeceksiniz elbette! Peki kendinizden saklayabilir misiniz ki!
Hem sonra yaz dediğimiz, pek de kısa bir mevsim değil. Oysa en uzun tatil bile hızla geçip biter. Geriye nemden bunalan şehirlerde iş güç koşuşturması kalır.
***
Bana kalırsa...
Yaz mevsiminin gerçek yeri yurdu hayallerimizdir.
Yaz, yaşandığından çok hayaliyle güzeldir.
Tatiller, yaz yolculukları, yaz aşkları...
Bütün bunların hayali gerçeğinden daha pürüzsüz, daha arı ve daha güzel değil midir, bir düşünün!
Bazen öyle olur ki, "
en güzel yaz"ı şakır şakır yağmur yağan bir mart ayında yaşarız!
İşyerinin penceresinden dereye dönüşmüş caddelere bakarken dalıveririz de hani!.. Berrak bir denizin dibindeki taşlar pırıldamaya başlar zihnimizde. Bir servinin yanıbaşından yukarı doğru çıkan köy yolunda ilerlemeye başlarız. Öğlen yaklaşmıştır. Ot kokusu genzimizi yakar. Koltuk altlarımızda biriken teri bile severiz o sırada!
Sonra gerçeğe döneriz.
Gün gelir, yaz olur! Ne o denizi ne de o köy yolunu buluruz. Hatta hepsini unutur, kalabalık bir yazlık site havuzunda çırpınıp dururuz!
***
Bir de
Edip Cansever'in o güzel ve hüzünlü "
Adını Funda Oteli Koy" başlıklı şiiri var tabii!
Benim için yaz o oteldir! O hayali otel!
Nasıldı o şiir?
Haydi okuyalım...
"Adını funda oteli koy
Aklından gelip geçen bir yazın
Ve akşam güneşlerinde orda burda
Bir deniz kıyısında, eski bir yıkıntıda
İnce ince gezinen turuncu adamların.
Adını funda oteli koy
Sevdamızın da adını
Ayakları dibinde gün batımının.
Ve ağzında binlerce güneşin tadı
Dilinin ucunda yalnızca kendi adın.
Çünkü sevdikçe beni sen kendini tanıdın."