"Ne daha zenginim, ne daha sağlıklıyım, ne daha güzelim, ne daha bilgiliyim eskiye nazaran... Ama öyleymişim gibi geliyor!"
Öylesine içten ve sevimli bir biçimde söylüyor ki bunu, gülümsemekten kendimi alamıyorum.
Konuşabilsem, "yanılıyorsun" diyeceğim; "en azından eskisinden daha güçlü ve kendinden emin olduğun açık! Bu başlı başına bir zenginlik!"
Hâlâ genç bir kadın. 40 yaşında.
Anlattığı şey de o zaten! Yaşının getirdiği farklı duygular.
Sadece beden mi değişen? Sadece duygular mı farklılaşan? Hayır! Şimdi daha iyi anlıyorum ki, günümüzün kadınları için o yaş hayata yeniden başlama yaşı!
***
40'ında 40 Kadın.
Bizim gazetenin eklerinde müthiş röportajlarını okuduğunuz
Tuluhan Tekelioğlu'nun
"video yerleştirme"lerinden oluşan sergisinin adı bu.
Çevremdeki kadınlardan iyi bilirim!
Önce
30'a girmeyi dert ederler. Sonra o harala gürele içinde 30'un gelip geçtiğini anlamazlar. Son zamanlarda bir de 30'una gelince iyice
"ufal da cebime gir" havasına girenler çıktı.
Ama 40 yaş öyle bir eşiktir, basmaktan kaçınamazsın!
Peki sonra ne olur?
Tuluhan işte bu gerçeği irdeliyor. Çok farklı kesimler, semtler ve kültürlerden 40 kadınla buluşmuş. Ortaya bu videolar ve sergi çıkmış.
***
Tuluhan daha önce de
"Ayaküstü Cevaplar" başlıklı muhteşem bir video yerleştirme sergisi açmıştı.
40'ında 40 Kadın da aynı etkileyicilikte!
Çünkü sadece sözlere dayanmıyor.
Sözün sakladığı yerde
mimikler ve jestler çok şey anlatıyor.
40 yaş...
"Ben değiştim, her şey değişti; bu değişim de nereden çıktı deseydi eşim, onu da değiştirirdim" diyor bir kadın. Öteki "
Bu yaşa kadar rahat değildim, şimdi rahatladım" diyor.
Ama bu sözler yanıltmasın sizi! Videoları izleyince kafanıza dank ediyor ki,
kadınların korkularını kırması nasıl zor ve ağır bedellere dayalı!
***
Geçen gün gazetenin merdivenlerinde karşılaştık Tuluhan'la! Her zamanki gibi güzel ve enerjikti.
Direkt konuya girdi:
"Yeni projem 50 yaş erkeği olsa, nasıl olur? Gerçekleri anlatırlar mı?"
Durup düşünür gibi yaptım, oysa uzun boylu düşünecek bir şey yoktu!
"Hiç heveslenme!" dedim; "Biz erkekler
zayıf görünmekten, iktidarsız olarak algılanmaktan öyle korkarız ki, gerçekler asabımızı bozar, hikâyeler yazarız!"