Sevdiklerimiz bizi bırakıp sonsuzluğa doğru yola çıktığında...
Hele hiç beklenmedik bir zamanda kapıyı çalmışsa ölüm...
Dilimiz tutulur.
Bazen kaybın acısı aklın disiplinini çiğner geçer.
O sırada ne dediğimize, ne yaptığımıza bakmak ve yargılamak doğru değildir.
Ama ne yalan söyleyeyim...
Son zamanlarda "trend" haline gelen bir laf var ki..
Ne zaman duysam, belki abartıyorum ama itici ve kibirli çokbilmişliğiyle...
Kendine verdiği akılcı bir değerlendirme havasıyla...
Beni "hasta ediyor"!
Ne mi o?
Şu laf: "Ölüm ona hiç yakışmadı!"
***
Ölümü bir
hastalık, bir tür "kaza", hatta şu
"güzel hayat"ı bitiren
çirkinlik gibi algılamak için çırpınan
modern insanın böyle bir laf uydurması tuhaf mı? Hayır, değil tabii.
Yine de bir laf ancak bu kadar tatsız çağrışımlar taşıyabilir!
"Ölüm ona yakışmadı!"
Ne ki ölüm?
İstenirse giyilmeyecek
perişan bir kıyafet mi?
Ferrariler dururken gidip binilen
Doğan görünümlü Şahin mi?
Çok nazik birinin beklenmedik bir
kabalıkta bulunması gibi bir şey mi ölüm?
Ne ilgisi var!
İnsan ölür! Ölüm her insan içindir!
Ölümün hikmeti bir
şıklık meselesi değildir!
***
İlle de...
Yakışıp yakışmadığını sorgulayacağımız bir şey varsa eğer...
O da ölüm değil, bir
insanın yaşadığı hayattır. İlle de...
Günümüz insanıyla ölümü arasındaki uyum ve uyumsuzluğu dert edip ölçmeye kalkışıyorsak...
Şu hadis de yol göstermez mi?
"Nasıl yaşarsanız, öyle ölürsünüz."
Hayat güzel, hayat değerli elbette.
Ama ölümümüzden önce, bir soralım bakalım...
Kişisel hayatlarımız ne kadar güzel? Hayatımız bize, biz hayatımıza yakışıyor muyuz?
***
Hem
varoluş bir kırgınlıktır.
Bilen, düşünen, karakteri filozofluk sularında yüzen insanlar dipte seyreden bu
melankoliyi tanırlar.
Geçen gün
Ünsal Oskay'ın ardından bir dostumun aynı lafı ettiğini işittim: "
Ölüm ona hiç yakışmadı!"
Belli ki dostum...
Ünsal Hoca'nın kıpır kıpırlığını, hayat sevincini ve öğrencilerine sürekli hayatı bütün yönleriyle yaşamayı önermesini yanlış anlamıştı.
Oysa
"Ölüm son derecede demokrattır" demiş bu güzel adamın sorunu hayatlaydı!
Toplumsal hayata öfkeliydi. Kişisel hayatında buruktu. Kaldı ki,
ölümle barışamamış modern insanın hayatla da barışamayacağını çok iyi biliyordu.
Bilmem anlatabildim mi?