Bu ülkede asıl sorun iktidar sorunu değil "doğru düzgün muhalefetin olmayışıysa" eğer..
Bu lafı sık tekrar edenlerin yaptığı gibi liderlere takılıp kalmak yanıltıcıdır.
Sosyolojik tabana bakmak gerekir.
Nasıl mı?
Baştan alalım...
Kimin hükümet olacağı bazen konjonktüre veya zor kullanımına bağlıdır.
Mesela örtülü ya da açık darbe yapar; eski siyasetçileri, emekli generalleri, parlamento dışı seçkinleri iktidara getirebilirsiniz. Ama kimin muhalif olacağını asla tepeden belirleyemezsiniz!
Hatta bir kez sandığı ortaya koyarsanız, halkın muhalefet olarak gördüğü partinin iktidara yürüyüşünü engelleyemezsiniz.
Siyasi tarihimiz bunun açık kanıtıdır.
Çünkü gerçek muhalefet parlamentoda veya medyada değil, sokakta, kahvede, ofiste, tarlada, fabrikada, evde belirlenir...
***
İşin öteki yanına gelince...
Gerçekten muhalefet "düzen"e karşı muhalefettir!
Bunu "kim daha güzel, daha adil, daha eşit ve özgür bir düzen idealine sahip?" sorusunun cevabı belirler.
İşte o noktada...
Türkiye'nin siyaset yelpazesi 12 Eylül'den bu yana derin bir eksiğin; bir büyük boşluğun sıkıntılarını yaşıyor.
Nedir o?
O bütün renkleri ve heyecanıyla sosyalist sol hareketin yokluğudur.
Kendine sosyalist diyen minik partiler var tabii! Ama "sosyalist söz"ün siyasal ortamda minicik bir yeri bile yok! Boşluk orada!