Son zamanlarda ne çok gençle tanıştım, uzun uzadıya konuştum, hatta dertlerine ortak oldum. Sonuç... Gençlerimizin neredeyse tamamı görünürde canlı, kıpır kıpır, pırıl pırıl! Gerçekteyse işleri bitik; daha doğrusu "öldürülmüş" ler! Hepsi "eğitim zayiatı!"
***
Dehşetle fark ediyorum ki... bugünün gençleri büyükanne ve büyükbabalarının onca yılda yaşadıkları hayal kırıklıklarından daha fazlasını bir çırpıda biriktiriyorlar. Yetişkinlerin iş güç dünyasına henüz girmedikleri için onlara "çocuk" diyoruz! Oysa bir insan sadece hayal kırıklıklarıyla yaşlanıyor olsaydı, onları ninelerinden daha ihtiyar saymak gerekirdi!
***
Kadın erkeğe "biraz içten ol" diyor. Henüz bilmiyor ki, içtenlik sevmeye, sevilmeye yetmez. Üstelik erkek gayet içten fakat "iç"inde ne varsa, o kadar işte!
***
Kadın, erkek şefkatli olsun istiyor. Erkek aşkla bu isteğe uyuyor. Kadın da bu çabaya şefkatle karşılık veriyor. Bir süre sonra ikisi de acı gerçeği fark ediyor: Şefkat kalın bir battaniye gibi... Çok sıcak tutuyor insanı fakat altında sevişilmiyor!
***
Kadın sevdiği tarafından anlaşılmak istiyor. Anlatıyor, anlatıyor, anlatıyor. Günler gecelerce kendini anlatıyor... Bir sabah yanında bir sevgiliyle değil, bir dostla uyanıyor. Artık çok geç!
***
Garip bir toplum olduk: Acılı insanlara yas tutma imkânı ve hakkı tanımıyoruz. İnsan büyük acılarda dağılır, parçalara ayrılır. Parçaları toplamak ve toparlanmak için zamana ve ritüellere ihtiyaç vardır. O yüzden de çoğu zaman acının tesellisi sessizlikti! Oysa sürekli dırdır yapıyoruz; medyasıyla, kamuoyuyla, mahallelisiyle ölümü orasından burasından çekiştirip duruyoruz ve bitmez tükenmez sorular ve sorgulamalarla acılı insanların üzerlerine gidiyoruz... Münevver'in babasını da böyle delirttik! Acısını yaşayamadığı için "sahneye koyan" bir baba karşımızdaki! Acısı değil, acıklı bir hali var artık onun!
***
Genç ve gösterişli bir kadın... Konser boyunca hiç oturmuyor. Sürekli ayakta, dans ederek şarkılara eşlik ediyor; eller hep havada, etek düşük, bel bölgesi hep ortada... Eğleniyor mu? Sanırım. Müziklerle mi eğleniyor? Sanmam. Göründüğü için... Herkesin gözünü sahneden alıp kendine çevirtmeyi becerdiği için... Pek eğleniyor. Neşesi var mı? Hiç yok! Hatta yüzüne baksanız, üzüntülü olduğu bile söylenebilir. Gelip geçici bir "ün" bu! Yerine oturduğunda, hele konser sonunda kesinkes bitecek bir "ün" olduğu için üzüntülüdür belki!