Geçen pazar öğle suları...
Bir grup arkadaş oturmuş, çay kahve içip tembellik yapıyoruz.
Birimizin telefonu çaldı.
Annesi sitem ediyordu: "Kızım baban çok bozuk! Saat kaç oldu, arayıp Babalar Günü'mü kutlamadı diye! Zaten gazetelere baktı, doğru düzgün babalar günü yazısı okuyamadı, ona bile kızdı!"
Telefonun ahizesinden arkadaşımızın annesinin sesini işitiyoruz.
Daha bir hafta var Babalar Günü'ne diye gülüp şakalaşacağız ya..
Hepimizde "eyvah, yoksa yanlış mı biliyoruz" kuşkusu patlak veriyor! Ben hiç ses çıkarmıyorum! Çünkü sabahtan babamı aramış, kutlamışım.
Tabii hemen içimden "helal valla babama, hiç yüzüme vurmadı" diye geçiriyorum. İyi de, hangi pazarın Babalar Günü olduğunun o farkında mı acaba?
***
Aslında her sene böyle olmuyor mu?
Bir
Anneler Günü'nün patırtısına bakın, bir de
Babalar Günü'nün başına gelenlere!
Gazetelerdeki reklamlar, kampanya ilanları falan olmasa, hiç altından kalkamayacağız bu günün...
Zaten
Babalar Günü'nün ortaya çıkışına bakarsanız biraz da Anneler Günü'ne bakıp "
babalara ayıp oluyor ama" mantığıyla uydurulmuş olduğunu görüyorsunuz.
Böyle
global, santimantal ve endüstriyel günlerin mucidi ABD'dir, malum.
Bakın şimdi...
Anneler Günü'nün ABD'de resmi ilanı 1914.
Şimdi dikkat buyurun,
Babalar Günü'nün resmen ilanı edildiği yıl ise 1972.
Beş çocuğunu anneleri öldükten sonra kahramanca büyütüp yetiştiren John Dodd adlı bir Amerikalı baba için kızları onun doğum tarihinin Babalar Günü ilan edilmesini istemişler. (Ah şu kızlar ve babaları!) Ne zaman mı?
1910'da.
Hemen her ABD Başkanı bu teklifi desteklemiş fakat ne devlet bürokrasisi ne de toplum pek yüz vermemiş.
Sonunda
Nixon bu işi resmileştirmiş. O yüzden Amerika'da hep esprisi yapılır. Nixon bu ülkeye ne kazandırdı, diye sorulup cevabı şöyle verilir: Dev bir siyasi skandal (Watergate) ve Babalar Günü!..
***
Baba...
Çocukların gözünden bakarsanız baba, aile çekirdeğinin merkezinde yer almaz anne gibi...
Baba "
dışarıdan" gelir.
Hayatımızdaki ilk ve en esaslı
sosyal figürdür.
Aynı anda otorite ve şefkattir. Yani en sert kafa karışıklıklarımızın temel kaynağıdır.
İşte o yüzden babalarımıza karşı garip bir yol izleriz.
Oğullar önce çatışır, sonra uzlaşır, en sonunda da anlarlar babalarını...
Kızlar ise çok zaman önce uzlaşır, sonra çatışır, en sonunda da anlayışla karşılar babalarını...
Anne gibi değildir.
Babayla çocuk arasındaki sevgi yolu zordur, engebelidir. Ama manzarası çok güzeldir, çünkü bir yanı uçurumdur.
Galiba Babalar Günü'yle ilgili uyumsuzluğumuzun ve şaşkınlığımızın altında bu gerçeklerin payı var.