Medyada her konuyu şiddetle tartışmayı çok seviyoruz da...
İki problemimiz var.
Birincisi... Çok patırtılı fakat üstünkörü tartışıyoruz.
Üstelik odaklanma güçlüğümüz yüzünden konuya ilgimiz kısa sürede buharlaşıyor.
İkincisi... Düşünmeden, bilgilenmeden, kullandığımız kavramları gözden geçirmeden sadece klişelerin yordamıyla tartışıyoruz.
Ve birbirimizi hırpaladığımızla kalıyoruz!
Örnek mi?
İşte alın size, sperm bankası yoluyla gebe kalan kadınlar üzerinden kopartılan medyatik fırtına!
***
Kendini
feminist olarak konumlandırmış yazarlar
"kadının dilediği gibi çocuk yapma hakkını" öyle klişe bir biçimde savundular ki, tıpkı koyu muhafazakârlar gibi kadının bütün varoluşunu
"annelik" çerçevesine indirgediklerini fark etmediler!
Kuşkusuz, annelik uzaktan üzerine atılıp tutulmayacak kadar özel bir sorumluluk! Buna saygı göstermek gerek.
Ama etik ve psikolojik yönlerine özen gösterilmemiş bu tür tercihlerdeki
ultra bireyciliği ve bencilliği "özgür seçim" olarak değerlendirmek doğru mu?
Ya kadın bedeninin ve anneliğin haklarına gösterilen saygının doğacak çocuğun hayatına neden gösterilmediği sorgulansa?..
Yanlış mı olur?
***
Bir de tabii bütün bunları konuşurken...
Konunun
vahşi kapitalizmle ilgili ticari bir alan halini aldığını unutmamak gerek!
Kaldı ki, sadece çocuğuna "baba" istemeyen kadınlar değil, kısırlık problemini aşamayan evli çiftler de bankadan sperm alıyor.
Sperm ticareti atı alıp Üsküdar'ı geçti bile! Dünyada 1 milyona yakın "banka çocuğu" olduğu söyleniyor.
Nazife Şişman'ın belirttiği gibi olay "
üreme"den "
üretim" noktasına doğru taşınıyor.
(Vatan Pazar. 17 Mayıs)
Ve esas tehlike
biyolojik-sosyal ırkçılık ile sperm ticareti arasındaki bağda...
Şimdilik genetik ve ırk kodlarının uymasına az çok dikkat ediliyor. Ya da sperm bankaları öyle olduğunu iddia ediyor.
Ama uzmanlar "
beyaz sperm ticareti" yoluyla "
seçkin insanlar" arayışına doğru gidildiğini inkâr edemiyor.
***
ABD ve İngiltere'deki sperm bankaları geçtiğimiz yıllarda birkaç kez krize girdiler: Neden mi? İsteklere uygun miktarda
mavi gözlü donör yok diye!
Ortaya çıktı ki, gözleri açık renk olmayan anne babalar bile mavi gözlü bebek istiyormuş.
Oysa bu bankalara spermlerini bağışlayanların çoğunluğu paraya ihtiyacı olan yabancı öğrencilerden oluşuyor.
Dahası...
Sperm bankalarına başvuranların işi şansa bırakmayacak biçimde "
genetik açıdan deha ölçüsünde zeki özelliklere sahip ve fiziksel bakımdan yüksek kaliteli sperm" aradığı biliniyor.
***
Demek ki neymiş?
"
Geç kaldım, bu saatten sonra başıma dert çıkartacak bir adam da istemem; öyleyse sperm bankasına başvurayım da çocuk yapayım" meselesi olarak tartışılamayacak kadar karmaşık bir işmiş bu iş!
Üstelik şu satıra kadar o çok kılçıklı "
babalık hakkı" meselesinden söz etmedim bile...
Ha... Bir de... Orada... Çok uzakta değil, yakınımızda... Anne baba ihtiyacıyla bekleşen
kimsesiz çocuklar var!
Zor konu!