"Beş siyah çorap, beş siyah pantolon! Gelecekte herkes Cem Yılmaz gibi giyinecek. Yılmaz önden gidiyor" demiş Türkiye Fütüristler Derneği Başkanı Alphan Manas.
Ardından düşüncesini şöyle açmış: "Yaşam bu komplikeliği kaldırmaz; daha basit yaşayacağız, renkler sadeleşecek." (Radikal, 21.11.08)
Bu bir tez!
Ancak...
Değerli fütüristimiz belli ki Cem Yılmaz'ın giyim tarzının akılcı bir seçimden çok bir "arzu yatırımı" olduğunu hiç hesaba katmıyor.
Yılmaz'ın siyah tişört, siyah şalvarının altında farklılık (renklilik) arayışı olduğunu gözden kaçırıyor.
Oysa ünlü komedyenin Ferrari'li, Masserati'li otomobil seçimlerine baksaydı, durumun "basit yaşamak"la hiç ilgisi olmadığını anlardı.
***
Böyledir fütürizm ve fütüristler...
Geleceği tahmin ederken eldeki mevcut olgular ve gelişmelerden yola çıktıklarını sanırlar.
Oysa bunu yaparken zihinleri yerleşmiş kanılar ve kalıp yargılarla doludur.
Kaldı ki, ne analiz ettikleri yapılar (buna üretim araçları ve şirketler dahildir) ne de insanlar baştan aşağı "mantık"tan ve "menfaat çarkı"ndan ibarettir!
İnsan arzular, hazlar, özlemler yumağıdır.
En sade halinde bile özelleşmek, "güzelleşmek" ister.
Üstüne üstlük bir hayat tarzını seçerken büyük bir sistemin aslında esamisi bile olmayan minicik bir parçası olduğunu unutmak ister.
Akılcı gelecek analizlerinin şapa oturduğu nokta işte bu noktadır.
***
Nereden bu konuya geldik?
Efendim, geçtiğimiz cumartesi İstanbul'da Fütüristler Zirvesi toplandı.
İster istemez 1960'ları hatırladım ben de...
Çocukluğumda Varlık Yayınları Dünyaya Açılan Pencere adlı harika bir cep dergisi çıkartırdı.
Bu boyutları küçük, içeriği dolgun dergide sık sık Herman Kahn gibi ünlü fütürologfütüristlerin (gelecekbilimciler) milenyum tahminlerine yer verilirdi.
O zamanlar 2000'leri telaffuz etmek bile çok heyecan verici bir şeydi.
Aman aman...
Neler neler iddia edilirdi!
Yapay aylarla yeryüzü aydınlatılacaktı; denizlerin altı şehirlerle dolacaktı. Hatta hastalıklar yüzde seksen oranında azalacaktı.
Yeni hastalıkların geleceğini kimse söylemedi o zamanlar.
***
Dahası...
Bilgisayarı küçümsüyorlardı ve internet gibi bir şey akıllarına bile gelmemişti. Sakın fütürizmle dalga geçtiğimi sanmayın!
Fütüristlere ihtiyacımız var.
Ama fütüristlerin senaryoları ve tahminleri insanoğlunun "gelecek zaman" denilen skandalla ilgili sorunlarının sadece küçük bir bölümünü ilgilendiriyor!
Cesaretle söyleyebilirim ki, insanların fütürist senaryolardan çok ucu açık hayallere ve manevi zenginliğe ihtiyacı var.
Toplumların ise...
Fütürist tahminlerinden çok politik programlara ve hemen bugün devreye sokulacak politikalara ihtiyacı var!
Devrimci, dönüştürücü politikalara...
***
Baştaki soruya geri dönelim.
Cem Yılmaz gibi mi giyineceğiz gelecekte?
Cevabım şu...
Cem Yılmaz gibi "sahne"si ve hali vakti yerinde biri değilsek...
Ya da hayatımızın başka alanları renklenememişse...
Sadece dört tişörtümüz varsa bile, ikisi renkli olacak!