Otobüs terminalinde gişeye yaklaşıp sordu.
"Bir koli gelecekti?"
Tezgahın ardındaki uykulu yüz umursamaz bir ifadeyle kenarda duran büyük deterjan kutusunu gösterdi.
Aldı koliyi. Sıkı bağlanan iplerin ellerini acıtmasını önemsemeden eve kadar taşıdı. Eve gelince hemen ipleri kesip, açtı.
Anne kokan poğaçalar, börekler, kekler; babasının özenle kırıp paketlediği ceviz, badem, pestiller, kuru üzüm, incir poşetlerinin yanında bulunan kola şişesinin içinde ağzı açılmasın diye kapakla şişe arasına naylon parçası sıkıştırılmış zeytinyağı ve ağzı sıkıca kapatılmış zeytin kavanozunu masaya bıraktı. Şişenin kapağını açtığında ince acımsı koku mutfağı kapladı. Heyecanla bir tabağa bir parça yağ, biraz zeytin koydu, limon dilimlerini tabağa bıraktı.
Kel peyniri kim bilir ne zamandır bulamıyordu.
Ama eksik olan sadece kel peynir değildi.
Yola bakan küçük oda, teneke soba, başını okşayan nurlu eller... İki damla gözyaşı damladı tabaktaki bir garip zeytin tanesinin yanı başına.
***
"Kırma zeytin ve huzur" başlıklı yazımı okuyunca bu anısını benimle paylaşmak istemiş okurum sevgili M. Fatih Ekici. Eksik olmasın.
Gurbetteki delikanlının anne baba hasreti ve kaybolup giden bir yaşam tarzına saygı duruşu bu kadar güzel mi anlatılır!
Zaten aynı özlemle diyor ki, "Ege çocuğuyuz, zeytin dediniz kalbimize ağırlığı çöktü..."
Doğrusu, ben iki gündür çok mutluyum.
Neden mi?
Günümüz koşuşturmacası ve binbir dert içinde kırma zeytin yapmanın, hatta "yaparmış gibi" hayaller kurmanın bize belki de bir meditasyon
yaşatacağını, belki çok içten gelen bir şükür duası nın yerini tutacağını söylemiştim ya...
Ne mübarek şeymiş şu meyve!
Öyle güzel mektuplar alıyorum ki okurlarımdan...
Ve anlıyorum, haklıymışım.
Zeytinden söz etmek huzursuz bilincimize bir parça da olsa huzur katıyormuş.
***
Yalnız bir dakika!
Zeytini kırmakla çizmenin aynı işlemler olduğunu çağrıştıracak bir lafla başlamışım geçen günkü tarifime...
Halt etmişim tabii!
Malum çizik zeytinle kırma zeytin.
görünüş olarak bile farklıdır.
Ben birkaç yıldır kırma yeşil zeytinin özensiz güzelliğini, bakımsız tenini tercih ediyorum.
"Makyajı" nı kendi ellerimle üzerine bir parça sızma yağ gezdirerek yapıyorum.
Ve ah! O limon dilimleri!..
O hala azıcık acısı kalmış su ve dünyalar güzeli ekşi tat!
İyi ki varsın!