A Takımı tam 12 yıl önce bugün, yani 18 Ağustos 1993'te ilk kez buluştu seyirciyle. " Merhaba. Zıpkın gibi, fişek gibi " diyerek yaptığım ilk anonstan bu yana 700'e yakın program, binlerce saat canlı yayın rüzgar gibi geldi geçti.
Kökleri kurutmadan
Her bir şeyin bi çabuk başlayıp yittiği.. Sadece beslenme (tıkınma da denebilir) mevzuunda değil, akla gelen gelmeyen bin bir konuda " fast food " tüketiciliğine teyellendiğimiz bu iklimlerde, kökünü kurutmadan, dalını, yaprağını yitirmeden ayakta kalabilmekten kıvanç verici daha ne olabilir?
Baki kalan
Başlaması, yürümesi, büyümesi, serpilmesi, sevilmesi, gözden düşmesi, çırpınışı, haykırışı, telaşı, ağrısı, sevdası, tutkusu, haylazlığı, cambazlığı, isyanı, itirazı, kavgası, barışı, eğrisi, doğrusu ve elbette ki sayısız yanlışıyla tam 12 yılı geride bıraktı A Takımı.
Emek ordusu
Kamerası ardına, montaj masalarına, yayın kumandasına, mikrofonu başına, metin yazışlarına, konuk buluşlarına emek veren, ter döken, yüzlerce yüzlerce kadrosu oldu bu programın ne güzel.
Şimdi onlar
Meslek gözünü ilk kez burada, bu programda açan, sözünü milyonlara ilk kez bu yapımda ileten gençlerin pek çoğu şimdi birer aslan parçası olarak öyle çok yerde öyle çok başarının imzaları ki .
Dünya kazan
Sadece memleket içinde değil, dünyanın hemen her bir yanına haber için, araştırma, söyleşi, belgesel için dağılan A Takımı oyuncularının serüvenlerini sıralasak ciltlerle kitaba sığmaz evvel Allah.
Her kim varsa
Bir düzine yılın geride kaldığı bugüne kadar emeği geçmiş her kim varsa.. Patron, müdür, şef, idareci, yönetmen, sesçi, ışıkçı, dekorcu, makyajcı, güvenlikçi, ulaştırmacı, kameraman, muhabir, ofis boy kim varsa.. Toz kadar olsun koltuk çıkmış, emek katmış her kim varsa sevgilerimi, şükranlarımı sunuyorum buradan.
Helallik
Kırdığımız, üzdüğümüz, küstürüp gücendirdiğim(iz) kim varsa, kimler varsa onlardan da helallik diliyorum .
Cana can katmak
İçinde kimi zaman kirli, paslı, kimi zaman şatafatlı ama ille de hayata ille de insana dair her şeyi saklayıp paylaştığımız.. Cana can da katsa canı fena da yaksa yaşama ayna tutmak için kavillendiğimiz bir dünya kurmaya andımız vardı.
Çok şey beceremesek de hiç olmazsa bunu becerdik diye böbürleniyoruz.
Daha güzel ne olabilir?..