İsmet Ay'ın ardından ağlak yazılar yazmak onun yaşamına ve hatırasına yakışmaz. Sadece dünyanın en kuvvetli aktörlerinden, en sıcak yüreklerinden biri yitti, bunu iyi bilsin tanımayanlar. Soy adaşlığımızdan dolayı onu, babam, amcam zannedenlerden dün bütün gün baş sağlığı mesajı aldım. Hiçbirine de "hayır değildi" demedim ama. Kan bağıyla olmasa da dostluk bağıyla babam, amcam, abim, arkadaşımdı, Müjdat Abi'nin şamata tanımlamasıyla; "halam"dı İsmet Abi...
Düğün evine dönecek
Haldun Dormen, Müjdat Gezen, Erol Günaydın, Mustafa Alabora, Ali Kazaz gibi öbür sevgili ağabeylerimin acısı harlıdır şimdi. Ama gözyaşları yanı sıra kahkahalarla anlatacakları o kadar çok yaşanmışlıkları var ki İsmet Ay'la onların. İster istemez ölü evi düğün evine dönüşecek ve İsmet Abi'ye böylesi daha da yakışacak eminim.
Zeki Müren'in çapkınlığı
Bilenler bilir; dünya çapındaki değerimiz olan bu sevgi adamının kadim dostlarından biri de merhum Zeki Müren'di. Şimdi ebedi alemde buluşacak bu iki sanatçı. "Onun ardından bir parçam eksik yaşıyorum Savaş" diyen İsmet Abi böylelikle "tamama erecek" bir bakıma. Şimdi gelin eşsiz benzersiz ironi gücüyle birkaç Zeki Müren anısı dinleyelim İsmet Abi'nin ağzından. Hem de enteresan bir konuda, Zeki Müren'in çapkınlıkları hususunda. He he hee!..
Çok içermiş öyle mi?..
"Üstüne yıldızlar yağsın Zeki" deyip anlatır İsmet Ay; "Hanımlarla çok şakalaşırdı. Şu Şile sahilinde yengeçler yakalar, hanımlar güneşlenirken yengeçleri bikinisinin, mayosunun içine atardı. Kadınlar çığlık çığlığa... Hemen açarlardı üstlerini... Göğüsler meydana çıkardı. Erkeklere de yapardı aynı şakayı. Müthiş bir zekâsı ve espri yeteneği vardı. Zeki için 'Çok içer' derler. Ama içmezdi. Bir kadeh içer. ikincisini koyar, bitirmezdi. Habire su koyardı. Kandırırdı etrafı...
Ünlüler kahvesi
Kardeşimin kahvesi vardı caddede. Bütün sanatçıların buluştuğu kahveydi. Neriman Köksal, Eşref Kolçak, Sadri Alışık; Hikmet Ay'ın kahvesinde toplanırdık. Keyfi olunca şarkı söylerdi Zeki. İnsanlar evlerinden çıkar, kahvenin etrafında toplanırdı. Trafik tıkanırdı. Bırakın kağıt oyununu, tavla bile bilmezdi. Bir yaz şu sahilde bir çadır vardı. Bir
hanım vardı hep Zeki'nin peşinde gezerdi. Terzi bir kadın.
Denize atladı
Biz deniz kenarında güneşleniyoruz. Zeki kayboldu. Bir de baktım ki, o terzi kadının çadırından çıkıyor. Dudağının kenarları ruj izleriyle dolu. Mayonun üstü kötü. 'Ayol' dedim 'Ne bu halin. Allah senin müstehakını versin.' 'Sus. Beni görmedin' dedi. Kendini denize attı. Adı Nimet mi neydi! Kadın onun için Amerika'lardan geldi. Burada yalnız kalması mümkün değildi. Etrafında en az 30 kişi toplanıyordu. Öpenler, imza alanlar. Kucağına oturanlar... Çok çapkındı çok..."
Güle güle İsmet Abi. Oradaki tüm dostlara selam götür bizden de...