Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SAVAŞ AY

Neve Şalom Sinagogu yeniden açılırken...

Geçtiğimiz yıl terör saldırıları ile sarsılan Neve Şalom Sinagogu, önümüzdeki haftanın 11 Ekim Pazartesi günü yeniden ve resmen açılıyor. Türkiye Hahambaşılığı ve Türk Musevi Cemaati, yazılı bir açıklama yaptı ve İstanbul'da geçen yıl gerçekleşen bombalı saldırıda hasar gören Neve Şalom Sinagogu'nun onarım ve güçlendirme çalışmalarının bittiğini, ardından da 29 Temmuz 2004 tarihinde yeniden ibadete açıldığını hatırlattı. Neve Şalom Sinagogu'nun, "İbadete açıldığı 29 Temmuz 2004'te, Tevrat Ruloları'nın kutsal dolaba yerleştirilmesiyle sinagog hüviyetini tekrar kazandığı" da vurgulanıyordu açıklamada. Şimdi yapılacak olan ise resmi açılış.
11 Ekim'de büyük ve anlamlı bir tören gerçekleşecek. Bu törene devlet erkânının yanı sıra, yurtdışındaki bazı uluslararası Musevi kuruluşları temsilcileri ve Türk Musevi Cemaati mensupları da katılacak...

Belleklerde kalan

Hasılı; binalar vurulsa, yıkılsa, bombalansa, yer ile yeksan olsa da yeniden yapılabiliyor. Hatta eskisinden daha sağlam, daha mükemmel, daha konforlu hale getirilebiliyor. Peki ya yüreklere kazınan çöküntüler onarılabiliyor mu? Asla...
Zaman geçtikçe değişen tek şey o acıların belleğimizde gerilere doğru atılmasıdır sadece. En başta olayın mağdurları olmak üzere, hiç kimse insanlık dışı bir eylem sonucu Allah'ın bir kutsal evini yerle bir eden, orada bulunan ya da çevrede oturan, yoldan geçmekte olan çok sayıda insanın yaşamını yitirmesini, ağır yaralar almasını, ömür boyu sakat kalmasını unutmayacak elbette. Ve hiçbir mimar hiçbir teknoloji yüreklere, belleklere çöreklenen bu acı enkazını refah, ferah bir abideye dönüştüremeyecek...

Kutsal topraklar ve kan davaları

Geçtiğimiz hafta Berat Kandili ve 2. Filistin İntifadası'nın 4. yıldönümüne rastlayan geceye denk geldi A Takımı programı. Orada; kutsal topraklarda yaptığım çalışmayı ekrana getirdim. İslam alemi için Kâbe'den önceki ilk kıble sayılan Mescidi Aksa ve Mirac'ın gerçekleştiğine inanılan Kubbetul Sahra'yı tanıtmaya çalıştım seyircime.
Bu kutsal mekânların tarihini anlatırken çeşitli zamanlarda oralara yapılan saldırılardan da söz ettim.
Bazı seyirciler eleştirdi bu yayını. "Tek taraflı davranmadın mı?" diye sorup, olayların sadece bir tarafını öne çıkardığımı söyleyip sitem ettiler. Dilim döndüğünce anlatmaya çalıştığım şu: Önemli olan taraflar, görüşler, siyasetler, farklı dinler, milliyetler değil. Önemli olan insanlık suçu sayılacak suçların hem de Allah'ın evleri hedef alınarak işlenmesi.

Tavır alma meselesi

Camiler, kiliseler, sinagoglar hedef alınarak yapılan eylemleri kim yaparsa yapsın, saldırı nereden gelirse gelsin topyeklanetlenmeli, kınanmalıdır öyle değil mi?
O uğursuz terör günlerinde, sinagogların saldırıya uğradığı o günlerin ertesi tarihlerde çıkan gazeteleri arşivlerden okuyup, ekran dolduran yayınları yeniden seyredin dilerseniz. Sadece ben ve arkadaşlarım değil, yüreğinde insan sevgisi, insan saygısı olan her sağ duyulu kişi en ağır biçimde tavır aldı bu eylemlere.

Yakışan nedir?..
Amaç, düşsel terazilere kefeler koyup, daralar alıp; hangi terörün daha ağır vurduğunu, hangisinin kaç kilo gelecek hangi sebeplerden meydana geldiğini tartmak olmamalı.
Kendini bu dünyanın parçası sayan ve bu dünyanın her nevi diğer parçalarına sorumluluk ve saygı duyan herkesin kesişme noktası olmalı bu anlayış.
Şiddetin şiddeti doğurduğu, bunun katlanarak büyüdüğü ve her yeri, her ortamı, her yaşamı yaşanmaz kılacağı bu kadar açıkken, biz nelerin kavgasını vermeli, neyin karşısına dikilmeliyiz?
Herkes bin defa daha düşünüp konuşmalı. "Peki biz nerede yanlış yaptık?" demeli. İnsanım diyen herkese en fazla yakışanı bu olmaz mı?..
Kimse "yoğurdum ekşi" demiyor yav!..

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA