Kıbrıs'tan geldim. Ayağımın tozuyla A Takımı'nı sunup, programdan 3-4 saat sonra da tekrar yola koyuldum. İstikamet Diyarbakır üzerinden önce Batman, ardından da Hasankeyf...
Bölgeyi sebebi ziyaretim de zaten Hasankeyf'le ilgili. Turizm etkinlikleri haftası başladı ya, sağ olsun beni de konuk olarak çağırdı Batman'lı dostlar. Geçen yıl çok istemiş gelememiştim. Kısmet bu yıl yapılan ikinci şenliklereymiş.
Peki Hasankeyf neresi?
Dünyaya fiyaka yapabileceğimiz en kral yörelerimizden biri aslında Hasankeyf. Lakin "bizim memlekette iyi şeylerin kıymeti bilinmez kuralı" Hasankeyf için on yıllar boyunca göstermiş kendini. Hatta bir ara suların altında kalması, hak ile yeksan olması bile gündeme gelmişti de akıl üstün çıktı şükür.
Aslına bakarsanız Hasankeyf'in ne zaman kurulduğu tam olarak bilinememekte. Güneydoğu'nun Kapadokya'sı adını almasına neden olan o muhteşem mağaralar bugün bile ikamet amacıyla kullanılıyor. Ama bunların çook eski devirlerde de kullanıldığı kanıtlanınca binlerce yıllık bir mazinin içinden geldiği aşikâr bu kentin.
Ticaret merkeziydi
Dicle'nin kıyısında, zamanında medreseler, rasathane, darüşşifa ve di- ğer eğitim kurumlarıyla bölgenin ilim ve kültür merkezi olan Hasankeyf, ulaşım yolları ve ticaret merkezlerinin yer değiştirmesiyle günümüzde önemini yitirmiş ama turizmin cücüğü olarak palazlanmasının önünde duramayacak hiç kimse belli ki.
Öldürmeyin kenti
Hatırlayanlar vardır. İlçe, sahip olduğu zengin tarihsel yapılar nedeniyle 1981'de bütünüyle SİT alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştı. GAP projesi kapsamında bulunan Ilısu Barajı nedeniyle bu tarihsel yapılar bütünüyle sular altında kalacak diye herkesin hâlâ ödü kopuyor ama, başta Tayyip Erdo- ğan olmak üzere pek çok siyasinin sözü var, bu "insan eliyle öldürme" vakası gerçekleşmeyecek inşallah...