Girne- Olup bitenleri ve "evet" diyecekleri; aymazlıkla, düşüncesizlikle, öngörüsüzlükle, hatta işi daha da ilerletip; bazı devlet adamlarını, yazar çizer ve aydın kadroları ihanetle suçlayan bir adam tanıdım Kıbrıs'ta. Kim olduğu çok önemli değil. O, kendisiyle tıpa tıp düşünenlerin bir sembolü, bir ortalaması, bir örneğidir diye düşünüyorum. Orta yaşlı, iyi eğitimli, iyi "pozisyonlu" bir soydaşımız oluyor kendisi. Ve bakın neler konuşuyoruz..
Dinle beni kardeş!..
Şişe dibi, kalın gözlüklerini şöyle bir düzeltip, "Dinle beni kardeş! Kulağını aç ve iyice dinle!" deyip, sarsaladı omzumdan. Sonra da o ünlü dizeleri okudu.
- "Dört nala gelip Uzak Asya'dan, Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim..." Hatırladın mı bunu?
- Nazım Hikmet'in Davet Şiiri'nin başlangıç mısraları bunlar.
- Nereyi anlatır kısrak başı diyerekten Nazım?
- Anadolu'yu anlatır. Haritada öyle görünür Anadolu çünkü. Kısrak başı gibidir yani. Ama ne alaka, nereden çıktı şimdi durup dururken?
Soydaş davası
- Şuradan çıktı. Tam da bu tanımlamadan hareketle, Kıbrıs'ı, hem Yunanistan'a hem de Türkiye'ye uzanabilecek bir "koç başı" olarak düşünmek mümkün. Koç başı... Yani Ortaçağ savaşçılarının, kale kapılarını, hisar girişlerini yıkıp parçalamak, sonra da istila edebilmek için kullandıkları bir savaş gereci... O zaman kendiliğinden anlaşılır ki, bizim için de, Yunanistan için de, Kıbrıs salt "soydaş davası" platformu olarak değil, Türk'ün ve Yunan'ın anayurt güvenlikleri için de son derece stratejik önemi olan bir adadır.
Benden olmayan...
- Bunu böyle anlatmak varken, farklı düşünenlerin topunu "hain, akılsız, duyarsız, düşüncesiz" diye nitelemek niye peki?
- Anlatıyoruz ya yıllardır.
Söylüyoruz ya... Kıbrıs meselesi sadece Kıbrıslı Türkler'in değil, Türkiye'nin de güvenlik meselesidir diyoruz değil mi?. Çünkü niye? Türkiye'nin açık denizlerle bağlantısı Kaş Burnu ile İskenderun Körfezi arasıdır. Bu bölgenin emniyetini kim sağlar? KKTC sağlar. Peki bu Kıbrıs biter giderse Türkiye çok rahat kuşatılır ve açık denizlerle irtibatı kesilir hale düşmez mi? Türkiye için felaket olmaz mı bu?..
Ruh hali bu!..
Bu beyefendinin düşüncelerine, çıkarımlarına katılırız katılmayız, "eğridoğru, eksik-ziyade" deriz o ayrı. Benim gözleyip, ekleyeceğim tek şey var bu konuşmaya. Bu fikri bu tarz savunan bu adam(lar) inanarak, içten söylüyor bunları. İnancı tartışmak da zor elbet. Evet diyecekleri de, hayır diyecekleri de böyle anlamak, böyle algılamak empatiyi biraz olsun karşılıklı sempatiye dönüştürür belki. Çünkü hele de şu vakitlerde, hepimiz birbirimize o kadar lazımız ki. "kısrak başı" da, "koç başı" da toplumsal aklımızın başımızda olmasıyla huzur, güven ve güç verir bize, değil mi?..