Asker uğurlamasında iki grup arasında kavga çıkmış...
İki kişi bıçakla yaralanmış.
Malum terane: Polis ve sağlık ekipleri olay yerine gelmiş, polis havaya uyarı ateşi açmış, yaralılar hastaneye kaldırılmış, kavgaya karışan şüphelilerin yakalanmaları için çalışma başlatılmış, falan filan.
Bir başka yerde başka bir uğurlama şenliğinde herifin biri belinden tabancasını çekip havaya bir el ateş etmiş. Tabancanın "kurusıkı" olduğu söyleniyormuş.
Çevredekiler kavga edenleri ayırıp oradan uzaklaştırmışlar.
Çok sayıda polis gelmiş.
İstanbul'da bir yerde daha...
Uğurlamacıların araçları yolu kapatmış...
Konvoy bunlar.
Meşale yakmışlar.
"Adeta" göz gözü görmemiş.
Meraklılar olayı cep telefonlarına kaydetmişler.
Al bir yerde daha... Dört etti... Gene meşale yakılmış, yol trafiğe kapatılmış.
Sürücüler kornalara basarak tepki göstermişler.
Neyse ki orada yaralanan yok.
***
Niçin kuduruyorlar?***
Ama deprem acısı gırtlağımızı sıkıyor ve bu konu güme gidecek.
***
BUDUR
Bakın siz birbirinizi vurmaya çalışırken ne olmuş?
Deprem kurtarma çalışmalarına yardıma gelen Yunan ekibi, evet, İskenderun'a giden Yunan ekibi elli yaşında bir babayla onun altı yaşında kızını kurtarmış.
O kadar sevinmişler ki...
Uzun süre birbirlerine sarılıp ağlamışlar.
Belki ataları Sakarya'da falan ölmüşlerdi...
İşte böyle olmalıdır. Budur.
***
Fransız hocalarımızdan Denis Kohler, sınıfa şöyle demişti:
"Yunanlılarla kardeş olduğunuzu ne zaman anlayacaksınız?"
İşte böyle zamanlarda ve böyle durumlarda.
Miçotakis, Türkçe bir açıklama yapmış:
"Yunanlılar ve Türkler yan yana, hayat kurtarmak için birlikte savaşıyorlar."
Keşke hep öyle olsa...
Keşke geçmişte de öyle olsaydı...