Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Kayıkçının küreği

Darbenin yıldönümünde (o kadar çok var ki, "hangisinin" diye soracaklar çıkabilir), darbecilerin her türlü rezilliği gene ortalığa döküldü. Anılar tazelendi.
İnönü'nün darbeyi nasıl kışkırttığı, kestaneyi ateşten onlara çıkarttırdığı, "pis işleri" onlara gördürdüğü artık herkesçe biliniyor.
Bugün de birçok CHP'li aynı özlem içinde kıvranıyor.
Görünürde de herkes pek demokrat...
Bu sizi yanıltmasın.
Bu kavga eski bir kavgadır ve de "bürokrasi-halk" kavgasıdır.
Sınıfsaldır.
Bitmemiştir ve görünen odur ki, kolay kolay da bitmeyecektir.
Bürokrasi, yirmi yıldır kaybetmiş olduğu mevzileri yeniden kazanma, halkın temsilcileri de kazanmış oldukları mevzileri elden çıkarmama derdinde...
Bürokratlar, Menderes'e yaptıklarını Demirel'e de, Özal'a da yapmak istemişlerdi, şimdi de Erdoğan'a yapmak istiyorlar.
Basın sözcülerinin kırk yıldır yazdıklarına baksanız anlarsınız.
Kimisi öldü gitti, kimisi kazık kaktı ama hep aynı çizgidedirler...
"Bürokrat sultası" özlemi o kadar belirgin ki, CHP'nin dostlar alışverişte görsün kabilinden kaleme almaya hazırlandığı yeni bir anayasa taslağında bile "senatoyu geri getirme" planlanıyor.
"Kanun yapma görevi uzman olmayan kişilere emanet edilemezmiş"...
Hem vatandaşa kanun teklifi verebilme hakkı düşüneceksin, hem de bunu söyleyeceksin...
Pes.
Kimin gözünü boyayacağını sanıyorsun?
İşin en güzel yanı da şu: Onlardan hiçbir farkı olmayan Muharrem İnce de senato istiyor!
Kimin kimden yana olduğu, kimin hangi sınıfın sözcüsü olduğu bellidir.
Kılıçdaroğlu-İnce kavgası da alt tarafı bir kayıkçı kavgasıdır. Aynı kayıkhane içinde.
Bunlara "Atatürk'ün senatosu mu vardı?" diye sorun, cevap veremezler.

***


GELİN HANIMIN ÇEYİZİ
Tuhaftır, Meral Hanım'ın adamlarına yaptırdığı "yeni sistem taslağı" içinde senato yok.
"Bir nebze" daha mı demokratik yani?
Fakat orada da saçmalıklar var.
Cumhurbaşkanı tarafsız olacak, sembolik olacak, falan filan tamam da...
Altı yıllığına seçilecekmiş, hadi ona da eyvallah diyelim...
Bir kereye mahsus olmak üzere seçilecekmiş, onu da anladık...
Hem sembolik, hem de yüksek bürokratik görevlere atamalar "üçlü kararnameyle" gerçekleşiyor, yani başbakan kadar söz sahibi... Bunu pek anlamadık. Bu ne biçim sembolizm?
Fakat görevi sona eren cumhurbaşkanı aktif siyasete dönemeyecekmiş!
Neden?
Daha önce aktif siyasetten geliyor ama nasıl oluyorsa birdenbire tarafsızlık kesbediyor...
Sonra da dönemiyor... Nerede kaldı eşitlik, nerede vatandaşlık hakkı?
Gelin hanım, siz bunu asıl Abdullah Gül'e söylesenize!

***


HABERİN YORUMU DA İÇİNDE
"CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün akşam ABD'nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield ile biraraya geldi. Görüşmede Kılıçdaroğlu'na genel başkan başdanışmanı Ünal Çeviköz eşlik etti." (Gazetelerden...)

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA