Konya'nın Emirgazi ilçesinin Karaören köyünde, bu yılın en büyük arkeoloji keşfi yapılmış.
Kimsenin umurunda değil. Sedat Peker bu konuda bir açıklama yaparsa o zaman ilgilenirler.
Bir köy evinin kapısında, Luvi dilinde yazılmış bir taş yazıt bulunmuş.
Kapının üstünde... Üst kiriş... Buna "söve" denirmiş.
Bunun devamı da aynı kapının eşiğindeymiş ama altı yıl önce kaybolmuş.
Köylümüz tarafından basamak olarak kullanılırmış.
Kaybolmaz canım, Amerika'dan çıkar nasıl olsa. Interpol aramayı sürdürüyor.
Yazıt, 3 bin 300 yıllık.
Hitit kralı Dördüncü Tudhaliya devrinden kalma.
Evin sahibi bunu 45 yıl önce bulmuş ama çok büyük olduğu için kırmış, yarısını kapısının eşiğine yarısını da üstüne döşemiş.
Bendeniz gerçi Side'de meyhane masası olarak kullanılan antik sütun başlığı görmüş, bunlardan birinin üstünde tavla oynandığını da gözlemiştim ama bu kadarını duymamıştım.
***
Luviler, pek fazla tanımadığımız bir "kavim"...
Hitit İmparatorluğu'nun, merkeze gevşek bağlarla bağlı bir uçbeyliği...
Troyalılar.
Çanakkale dolaylarında yaşadıkları biliniyordu ama Konya'ya kadar da gelmişler demek ki.
İlyada destanında geçen Troyalılar bunlardır.
Efsane olarak düşünülüyorlardı, sonra bir Hitit yazıtı bulundu. Burada, "Tarawa" kralı "Alaksandu"nun ismi geçiyordu...
Bunların Troya ve Aleksandros olduğunu çıkarmak zor olmasa gerek.
Eğer Alaksandu, Ali İhsan isminde bir Türk değilse tabii!
Gülüyorsunuz ama bunu ciddi ciddi iddia edecek dıngıl da çoktur.
Ahayalılar'ı "Aka Türkleri", Mikene kralı Agamemnon'u da "Ağa Memnun" yapan, bunu da yapar.
Bu çılgınlık bize otuzlu yıllardan armağandır.
Tamam anladık, on yıl süren bir savaşta harap ve bitap düşmüştük, tamam memleket baştan sona dökülüyordu, tamam milletimizin "morale" ihtiyacı vardı ama...
Bunun safsatalara dayanması gerekmezdi.
Bütün dünyayı kendimize güldürdük.
"Bütün dünyanın aslında Türk" olduğunu ileri sürerek.
Benim çocukluğumda, Adnan Menderes devrinde bile, sınıfın duvarında "Orta Asya'dan göç yolları haritası" asılıydı...
Menderes CHP gayrımenkullerine el koymuştu ama CHP safsatalarını zihinlerden silememişti.
Otuzlu yıllarda zırva tavan yaptı.
İngilizce "okay" kelimesi bile Türkçe'den geliyordu... Türk aya bakmış, ona atmak için okuna davranmış, böylece "ok-ay" ortaya çıkmıştı!
Bugün buna diyecek "yuh"tan başka şey bulunamıyor.
Ama o zamanlar resmi dil ve tarih tezimizdi.
Hitit Türkleri... Buna Eti Türkleri de deniyordu...
Zırva, Etiler semti, Etibank gibi zorlamalarla sürdürüldü. (Bir de Akatlar var ya.) Gerisini, Troyalı Hayriye Hanım düşünsün.
"Turistik amaçlarla" o kalıba bile girdiler.
***
Meraklısı için not: Okay, asıl yazılışıyla OK, şuradan gelir...
İngiltere'de Hintli bir gümrükçü, istasyonda vagonları kontrol ettikten sonra üstlerine tebeşirle "all controlled" yazarmış. Hepsi denetlendi anlamında. Gel zaman git zaman üşenmiş, tamamını yazacağına baş harflerini yazmak, kısa kesmek istemiş.
Fakat İngilizce'si yetersiz olduğu için "AC" yazacağına "OK" yazar olmuş.
İngilizler önce yadırgamışlar, sonra pek hoşlarına gitmiş ve benimsemişler.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz