Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Bizde olsa

Joe Biden geçen ay değil asıl şimdi kazandı.
Çünkü ABD'de başkan ilk seçmenlerin oylarıyla değil, seçmenlerin seçtikleri "ikinci seçmenlerle" belirleniyor.
Her ikinci seçmen, hangi adaya oy vereceğini "en başından" açıklıyor. Biden'ın asıl seçmenleri ağır basınca onun kazanacağı belli olmuştu, dolayısıyla daha 3 Kasım'da Biden kazanmış kabul edilmişti... Şimdi bu "seçiciler kurulu" asıl seçimi yaptı.
Yetmedi. Kongre de bunu "tescil" edecek.
Yani iş ancak 6 Ocak'ta bitecek.
Ve bu nedenle de iki aylık bir "geçiş dönemi" öngörülmüş. Bu süre içinde, kazanmış olan başkan da "başkan seçilmiş kişi" sıfatıyla anılıyor ("president elect")...
Yemin edene kadar da hiçbir yetkisi yok.
Bunları bilmeyen kalmadı.
Fakat meşrutiyet devrinde bizde de seçimlerin "iki dereceli" olduğunu bilmeyen vardır.
Başkan seçimi değil tabii, başkan padişahtı.
Meclis-i Mebusan seçimi.
Seçime "intihab", ikinci seçmenlere de "müntehib-i sani" denirdi.
Gerçi İttihat ve Terakki, 1913 başında yaptığı darbeyle (Babıali baskını) seçimi de seçeni de seçileni de anlamsız hale getirmişti ama...
Çünkü 1776 yılında Amerika'da, 1876 yılında da Osmanlı'da iletişim zordu.
Öyle "akşamına" sonuç almak ve açıklamak mümkün değildi.

***

Bu sistem bizde de şimdi geçerli olsaydı...
İkinci seçmenler yani...
Ne gürültüler kopar, ne kavgalar patlar, ne dolaplar dönerdi!
Ne kaypaklıklar, ne saf değiştirmeler, ne mızıklar görülürdü...
Ne Güneş Motelleri'nde ne pazarlar kurulurdu...
Kumar borcu olmayan kaç namuslu(!) seçmen çıkardı acaba?
Sözde fikir değiştirenler...
"Doğru yolu asıl şimdi buldum" diye ortaya atılanlar...
Sağ gösterip sol vuranlar, sol gösterip sağ vuranlar...
Bazı ikinci seçmenleri etkileyip "kendi yanına" çekmeye çalışan basın mensupları...
Son dakikada "keşfedilen" yolsuzluklar, yamuklar...
Şantajlar, tehditler...
Seçimin suyu çıkardı.
Sisteminizin kıymetini biliniz.

***


YÜZÜNÜZE GÜLLER

Sol, sağ dedim de aklıma geldi...
Mustafa Sarıgül "sol sağ diye bir ayırım kalmadı, bunlar soğuk savaş döneminin kavramlarıdır" buyurmuş.
Bu kavramların 1789 yılında Fransa'da ortaya çıktığını ve solun ille "sosyalizm" olması da gerekmediğini öğrenciler bilirler ama fırıncılar bilmeyebilirler.
Ne yazık ki "mugalata" Sarıgül'e puan yazmıyor.
"İnce gelip CHP'yi kurtarır" diye bekleşen saftirikler bile var ama "Sarıgül kazanır" diyen hiç yok.
CHP'ye zarar versin, bir iki puan tırtıklasın diye İnce'yi destekleyen iktidar mahfilleri de var ama Türkiye Değişim Partisi ancak Dolunay Partisi kadar ilgi ve heyecan uyandırdı.
İnce'ye nazaran Sarıgül'ün durumu, Babacan'a nazaran Davutoğlu'nun durumunu andırıyor.
Yani ikisi de nafile.
Dördü de nafile.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA