Çok korktular galiba. Paniklediler.
Şimdi ıslık çalıyorlar.
Mezarlıktan geçerken...
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Meclis'te CHP sıralarına doğru bir laf etti, dedi ki:
"Ülkede seçim olsa da iktidarın size verilmeyeceğini biliyorsunuz..."
Bu ne demekmiş? Ne anlama geliyormuş?
Anlamı çok açık: "Seçmen size oy vermeyecek, iktidara getirmeyecek."
Politikacıdır, söyler mi söyler. Üstüne balıklama atladılar: AK Parti darbe mi yapacak?
Seçimi kaybetse de iktidarı bırakmayacak mı? Faşizm mi geliyor?
Böyle bir şey yok.
Çavuşoğlu, Cumhur İttifakı'nın ferah ferah yüzde 50'yi geçeceğini görmenin rahatlığıyla konuşuyor.
Sonra da kendileri söylüyorlar: Seçimi kaybederlerse gitmeme ihtimalleri yoktur.
Yoktur tabii.
Öyleyse ortalığı niçin babalıyorsunuz?
Kazanın görelim, ondan sonra konuşun.
Buna muhalefet değil, "münafıklık" denir.
Ama zaten başka bir şey yaptığınız da görülmemiştir.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

***

AKŞAM PAZARI

İnce-Sarıgül ikilisi, bendenize Babacan-Davutoğlu ikilisini hatırlatıyor.
İkisi de siyasi anlamda küçük, ama biri daha irice...
İrice olan ayak sürüyor, atıp tuttuğu halde bir türlü CHP'den istifayı basamıyor.
Eveliyor da geveliyor, "parti içi muhalif" kimliğinden bir türlü sıyrılamıyor.
İçinde gene de bir umut, CHP'nin başına geçme umudu...
Partisini kurduktan, hatta seçime de girip hüsrana uğradıktan sonra da bu umudu koruyacak.
Öteki de aynı umutla yaşıyor ama elini çabuk tuttu.
"Türkiye Değişim Partisi" diye bir şey kurdu.
Biri büyük biri küçük iki kalp, partinin amblemi... Büyüğü Anadolu'yu, küçüğü Trakya'yı simgeliyormuş.
Bir yıldız da kalpleri birleştiriyor, bu da Mustafa Bey'in kendisi olsa gerek.
O da boş boş konuşuyor, fark yaratacakmış, ezber bozacakmış.
Bunların dördü birden de gene bendenize Bedrettin Dalan'ı hatırlatıyor.
Şu seçim yaklaşsa da hangi pazarlıklar içine girecekler, bir görsek...
Hangisi arkasında gözü yaşlı geçkin bayanlar bırakarak CHP'den kontenjan adayı olacak?