Medyanın "lumpen haberlerini" her gün büyük bir dikkatle, çoğu zaman gülerek çoğu zaman da üzülerek izliyorum.
Hemen her gün bir kadın cinayeti, bir kedi-köpek vahşeti, bir trafik kazası, bir bıçaklı sopalı kavga, bir balkondan atma, bir kesip doğrama... Eğri büğrü insancıklar... Çareyi Müge Anlı ablasında arayan çaresiz gariban...
Medya, bu olayları yaratan sınıfa "lumpenproletarya" demeye korkuyor.
Belki "ekonomipolitik" bilmemekten, belki alınırlar da müşteri kaçırırız endişesiyle...
Bu sınıf toplumun dibidir, "argo" değil gerçek anlamıyla.
Ve de Türkiye'ye şekil veren sınıftır.
Günün birinde herhangi bir ülkede bu kadar gelişip serpileceğini terimin mucidi Friedrich Engels bile tahmin edemezdi...
***
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Son yıllarda pek tutulan "
lumpen komedileri" arasında "
Celal ile Ceren"
diye bir film vardır.
Şahan Gökbakar ile Ezgi
Mola oynuyorlar. Pek keyiflidir.
Orada iki ahbap çavuş, Celal ile Kubilay (Gökçen Gökçebağ), bir kahvede kendilerine gülücük atan iki kızı gözlerine kestirirler.
Neden sonra Kubilay uyanır: "
Abi, bunlar paralı asker!"
"
Nasıl yani?"
"
Abi bunlar lejyoner!"
Nitekim, kızları götürdükleri bekar evinde
hatunlardan biri der ki:
"
Beyler... Önceden söyleyelim de sonradan bir yanlış anlama olmasın... Adam başı 500 avro, sabaha kadar pampiş."
Bunun çeşitlemesini de yaptılar.
Otelde yılbaşı kutlaması düzenlemişler...
Perşembe akşamından girip pazartesi sabahı çıkacaksın, dört gece 6 bin 500 avro, pampiş sana kalmış, otel yönetimi karışmıyor.
Bu, sosyetenin cebi para görünce sınıf atladım sanan zengin lumpenleri için.
"
Gariban" için daha başka pampişler var:
Bir "
yatılı kumarhane" basıldı.
Cuma akşamından giriyorsun, sokağa çıkma yasağı başlamadan önce, pazartesi sabahı çıkıyorsun.
Yataklar müesseseden. Yatakhane ayrı bölüm, kumarhane ayrı bölüm.
Pampiş yok, birbirinizi üteceksiniz.
"
Çay içmeye geldik" demişler.
"
Varvar" oynuyorlarmış, pokere benzeyen bir oyunmuş, bunu da yeni duyduk.
VAR uygulaması altında sahaya çıkmak da futbol takımları için bir çeşit kumar değil midir?
***
Bir güzellik daha...
Ankara'da bir apartmanın sakinleri aynı katta iki dairenin kapılarını açmışlar, koridorda halay çekiyorlarmış.
Köylümüz ve lumpenimiz vara yoğa halay çekmeye bayılır ama apartman koridorunda halay hiç duymamıştık.
Çekmeden yaşayamıyorlar demek ki.
Ama bunlardan bazıları çekerek de yaşayamayacak, çünkü hepsi birbirine korona bulaştırmış.
***
Virüsten ölenin evine taziyeye gidip virüs satanlar, aşure yapıp apartmandaki bütün dairelere dağıtan ve herbirinde bir çay içen teyzeler, ekmek yapmak için bir araya gelip virüs alışverişinde bulunanlar... Yerde maske bulunca beleştir diye alıp takanlar...
Kolay gelsin Türkiye.