Amazon Prime Türkiye'ye geldi, balıklama atladım tabii.
Netflix'ten daha iyi, ya da şöyle söyleyelim: İçindeki "çarçur" film ve dizi oranı Netflix'ten daha düşük.
Amazon Prime'da özellikle "Bosch" dizisini tavsiye ederim.
Pek sevdiğim ve yakından izlediğim, yeni kitapları çıkar çıkmaz hemen getirtip okumaya koyulduğum birkaç "piyasa yazarı" vardır: Toprağı bol olsun Philip Kerr, Volker Kutscher, Jo Nesbo, Robert Harris, Daniel Silva, Alan Furst, Lee Child, bu arada Michael Connelly...
Connelly'nin "hafiyesi" Bosch'un serüvenlerinden uyarlanmış diziyi herkese tavsiye ederim.
Los Angeles kentinin ne aşağılık bir çirkef çukuru olduğunu orada göreceksiniz.
Kutscher'in o enfes romanlarından uyarlanan "Babylon Berlin" dizisini de lütfedip oynatırlarsa onu da kaçırmayınız (hafiyesi Rath.)
Lakin benim şimdi amacım size ne yapıp edip "Yüksek Şatodaki Adam"ı seyrettirmek...
"The Man in the High Castle"... Bilimkurgunun babalarından Philip K.
Dick'in artık klasik sayılan o çok ünlü romanından uyarlama. Birçok eleştirmen tarafından "şimdiye kadar yazılmış en iyi bilimkurgu romanı" olarak kabul ediliyor.
Uyarlama da denemez aslında, romanı çıkış noktası olarak alıp üzerine uçabildikleri kadar uçmuşlar.
Dört sezon, kırk bölüm!
İkinci sezonu bitirmek üzereyim, daha yolun yarısı.
İşte size tam kırk saatlik nefis bir eğlence.
***
Olaylar "alternatif" ya da "paralel" bir evrende geçiyor. Kuvantum teorisine göre mümkündür, daha incesini Muharrem İnce'ye soracaksınız.***
Tüh, bu yazıda çok fazla yabancı isim geçti.