Artık nefesler tutuldu...
Öyle derler ya, maç başlamadan önce...
Oysa kimsenin nefesini tuttuğu falan yoktur.
Zorlu mücadele başlıyor... En dandik maç bile zorlu mücadeledir maşallah.
Bir de "son hazırlıklar yapılıyor" derler hani, kimsenin hazırlık mazırlık yaptığı yoktur, çocuklar yerlerini almışlar, kazık gibi öylece durup hakemin düdüğünü beklemektedirler...
Bugün de Muharrem İnce'nin zorlu mücadelesi bekleniyor, basın nefesini tutmuş.
İnce bugün ne söyleyecek?
Hiçbir şey söylemeyecek.
Topu taca atacak.
Daha maçın ilk dakikasında...
***
Kendilerini CHP'yi
"kurtarmakla" görevli hisseden
Murat Karayalçın ve
Hikmet Çetin, önce Kılıçdaroğlu'yla,
sonra da İnce'yle görüşmüşler, iki tarafa
da
"itidal" tavsiye etmişler.
Kılıçdaroğlu pek fazla yüz vermemiş.
İnce sanki daha bir yumuşak ve esnek davranmış.
Bugün
"parti kuracağını" açıklamasını bekliyorsanız daha çok tutarsınız siz o nefesi...
"CHP'yi zan altında bırakacak" ifadelerden kaçınacakmış.
O zaman niçin kalkışıyorsun böyle işlere?
Partiyle köprüleri atmayacakmış.
Masayı devirmeyecekmiş.
Ne anlatacak peki, kuantum fiziği mi?
Seçim gecesi olup bitenleri anlatacakmış.
O gece sarhoş olup yamulmamış, bu lafı
Tuncay Özkan çıkarmış.
Eee? Bize ne bundan?
Aradan iki yıldan fazla zaman geçmiş, o gece yerlere düşmüş olsa ne olur, sabaha kadar ayakta durmuş olsa ne değişir?
"Adam kazandı" mı?
Kazandı. İnce'ye alkol muayenesi yapılsaydı o mu kazanmış sayılacaktı?
Malum,
"çeteyi" suçlayacak.
Bu da hiç yeni sayılmaz.
Başka ne diyecek?
"Bana komplo kurdular" diyecek. Bunu da biliyoruz.
İsterse
"kurultayda beni memişhane kapısına oturttular" desin,
bunu da bilmeyen kalmadı.
Ama diyemez... Çünkü "kimseye küskün olmadığını" söyleyen de kendisi!
Hem küsüyor hem küsmüyor...
Hem CHP'den ayrılıyor hem ayrılmıyor...
Hem parti kuruyor hem kurmuyor...
Çünkü neticede,
hiçbir marifeti görülmemiş sıradan bir kasaba politikacısı.
Top çeviriyor.
Bize ne canım, lider diye bunun peşine düşecekler düşünsünler.
Hani var ya karpuz toplayanlar, onlar herhalde...