Suya bir taş attım, dalgası çember çember yayıldı. Mahmut Övür kardeşimle Güneri Cıvaoğlu ağabeyim de büyük katkıda bulundular, sağolsunlar.
Bu suretle solun en akıllı adamı İrfan Uçar'ı da "yadetme" fırsatını bulduk. Ne büyük bir kayıp olduğunu hatırladık.
Konu, hep olageldiği gibi, solun aymazlığı.
Gaflet.
Türk solu, tarihte ilk defa "legale" çıkmıştı, meclise on beş milletvekili sokmuştu... Senatoda senatörü bile vardı. Bu da bir devrimdi.
İstihbarat örgütleri rahat bıraksalardı parlamento sistemi içinde gelişecekti...
İktidara mı gelecekti? Elbette hayır. Ama ülkede güçlü bir sol muhalefet oluşacaktı. Muhalefet, kendine sol süsü veren CHP bürokratlarının eline kalmayacaktı.
Bırakmadılar. Solu sokağa döküp çanına ot tıkadılar.
Ama sosyalist parti de "demokrat sosyalistlerin" elinden çıkıp "Moskovacılar'ın" eline geçmişti... Bu da "gelin bizi ezin" der gibi bir çağrıydı. Bunu kimse göz önünde tutmuyor.
Gençlik, her biri kendini birer Ernesto Che Guevara sanan dengesiz çocukların ardına düştü.
Sol bugün de bir durum değerlendirmesi yapıp kendi hatalarını görmekten acizdir.
Gerek 1971 gerekse 1980 olayları için hala "ne güzel tam da devrim yapıyorduk, tüh" yanılgısı içindedir.
Gele gele geldiği nokta da Kürt ayrılıkçılığına hizmettir.
O zaman da, Mehmet Maçoğlu'nun koronaya yakalanmasından öte bir haber değeri taşımıyor.
***
Ergenekon davasında FETÖ'nün nasıl adi bir manipülasyon yaptığı su yüzüne çıkınca, ülkede sanki "kontrgerilla yokmuş" gibi bir hava yaratıldı.