Asıl eğlence dört hafta sonra yaşanacak...
Kurultaylara oldum olası bayılırım, tulum listeler, listeyi delmeler, kavgalar, küfürler, tekmeler, tokatlar, ayılanlar bayılanlar, iskemle üstüne çıkıp göbek atan kart şişmanlar...
Tansu Çiller'in kazandığı DYP kurultayında da çok eğlenmiştim: Çiller salona girerken bir kadın polis de "kimse dümene geçmesin" diye onun arkasına yapışmış birlikte adım atıyordu... Uzay filmlerindeki dört bacaklı robotlar gibi... Çok "sakil" ve hatta müstehcen bir manzaraydı...
Kılıçdaroğlu için böyle bir sorun yok. Arkası sağlam.
Gönül rahatlığıyla girecek ve kazanacak.
Çünkü parti içi muhalefette onu devirecek "ciğer" yok.
Yürüsenize siz de, ortalığı birbirine katsanıza...
Herşeyden önce, lider yok.
"Fikir" olduğu da söylenemez.
Ancak homurdanmayı biliyorlar.
Kurultayın "zamanlamasını" eleştirmişler, sosyal mesafe kuralıyla kurultay nasıl yapılırmış?
Haklılar. Ama adam yapıyor işte.
Bir kere, sosyal mesafe kuralı "pratikte" uygulanmayacak ki!
Futbol maçlarında, lümpen mangallarında uygulanıyor mu?
Salon 4 bin kişi alıyor... Ama mesafe kuralına uyulursa bin kişiden fazla alması mümkün değil.
Eee? 3 bin delege var... Bunlar nereye nasıl sığacaklar?
Sağlık Bakanlığı "açık havada yapın" dedi ama beceremediler.
Üstelik meşrubat yok, kumanya yok, yemek yok... Kapısından köfte dumanları, sucuk kokuları savrulmayan, bol baharatlı kokoreç yenmeyen kurultayın tadı mı olurmuş?
Bakalım göbek atan çıkacak mı?
Seyirci de yok.
Üstüne üstlük, delegelerin "yüksek sesle konuşmaları" da yasakmış.
Hemşerim bu kurultay mı yoksa yatılı kız mektebi biçki dikiş sınavı mı?
***
Ortada yangın mangın da yok ama Kılıçdaroğlu ve siyasi çetesi yangından mal kaçırıyor...