Demirel'in ölümünün beşinci yıldönümü dolayısıyla Demirel Vakfı tam sayfa ilan vermiş...
"Sayın cumhurbaşkanımızı rahmet, minnet, takdir ve özlemle anıyoruz" deniliyor.
Rahmeti falan tabii anladık da, Demirel "cumhurbaşkanı olarak takdirle anılacak" bir adam değildir.
Yedi yılını çok kötü kullanmış, vaktiyle kafa tuttuğu vesayetçi bürokrasiye tamamen teslim olmuştur.
Erbakan ve Çiller'e duyduğu hınç yüzünden 28 Şubat darbesine çanak tutacak, hatta onu açıkça destekleyecek kadar!
***
İki Demirel birbirinden net çizgilerle ayrılır: Eski Demirel ve sonraki Demirel.
Eski Demirel gerçekten de bir barajlar kralıydı.
Memleket kalkınıyor, büyüme hızı yüzde 8'lere vuruyordu, petrol da sudan ucuzdu. Her şey iyi gidiyordu, bugünün moda deyimiyle "
sıkıntı yoktu"...
Ama biz gençler ondan ciddi olarak nefret ediyorduk çünkü beynimizi öyle yıkamışlardı...
O kadar salaktık ki, Demirel'in Amerika'ya kafa tuttuğunu, Nixon yönetiminin çok istediği "
haşhaş ekimi yasağına" asla uymadığını, Sovyetler Birliği'ne yanaşıp onlara demir-çelik sanayii kurdurmaya kalktığını bile göremedik.
Menderes de Amerika'ya kafa tuttuğu için devrildi, Demirel de... Biri 27 Mayıs'ta, öteki 12 Mart'ta.
Ama biz Amerika'ya uşaklık eden darbecilere pek hayran kaldık. Onları "
ilerici" sandık çünkü beynimizi öyle yıkamışlardı.
Amerikan emperyalizmine karşı çıkılacaksa Demirel'in yanında olmak gerekiyordu.
Büsbütün aymaz arkadaşlarımız bunu hayatlarıyla ödediler.
Bugün de bir sürü budala, Amerika'ya karşı çıkan, o boyunduruktan kurtulmak için bir milli silah sanayii kuran, IMF sultası altına girmeyi reddeden Tayyip Erdoğan'dan nefret ediyor.
Üstelik bunu "
solculuk" sanarak yapıyor.
Çünkü beyinlerini öyle yıkadılar.
***
Demirel'in "
işi" 1980 yılında bitmişti.
Darbeden bile önce, ekonominin yönetimini Özal'a verdiği gün bitmişti. 12 Eylül'de değil, 24 Ocak'ta.
Bunu kendine asla yediremedi.
Darbeden sonra 11 yılını, Özal'a bıraktığı "
mevziyi" yeniden kazanmak için harcadı.
1991 yılında kazandı da, ama daha başbakan olduğu gün, Türkiye'nin kendi bildiği o eski Türkiye olmadığını, bu yeni Türkiye'de ona emeklilik düştüğünü şıp diye anladı. Çok zeki bir adamdı.
İki yılını el öptürmekle ziyan edip Çankaya'ya zıpladı.
Bir yedi yılı da orada ziyan etti.
"
Milenyum"da da bu sefer Tayyip Erdoğan'ı devirme özlemi içinde yandı tutuştu ve günün birinde de her fani gibi gürledi gitti.
Yararlı Demirel ve zararlı Demirel...
Vakıf, hangisinden yana olduğuna karar versin.
Allah da rahmet eylesin tabii.
Demirel'in ruhu da, toyluğumuzda kıymetini bilemediğimiz için bizi affetsin.
Saati de söyleyelim mi?
"
Yüzde 1 oy alan siyasi partinin en azından genel başkanı Meclis'e gelsin."
Kemal Kılıçdaroğlu