Kemal Kılıçdaroğlu geçen gün bir "sözde ekonomik paket" açıkladı.
Pakette "seçim barajı kaldırılsın" gibi çok ekonomik öneriler vardı.
Paketin ilk cümlesi de şöyleydi:
"Türkiye ciddi bir ekonomik krizle değil, bir ekonomik buhranla karşı karşıyadır."
Akla ziyan bir cümle... Tam Kemal Bey'lik.
Kriz ve buhran... Mutlu ve mesut... İlgi ve alaka...
Gitgide kabaran "Kılıçdaroğlu'ndan İnciler" kitabının kaçıncı sayfasında yer alır bilmem, çünkü hazrette inci, gökte yıldız, yerde karınca, denizde balık gibi maşallah.
Faşist emekli memur gazetesi bunu "aynen" yayınladı.
Sonra utanmış olacaklar ki, internet sitelerinden kaldırdılar.
Fakat başka bir emekli memur gazetesi (daha demokrat görünümlü olanı) bu cümleyi aldı, değiştirdi, düzeltti, Amerikan çocuklarının deyimiyle "edit etti"...
Cümle orada şu şekli almıştı:
"Türkiye ciddi bir ekonomik krizle karşı karşıyadır."
Kemal Bey'in devirdiği çamları kaldırmak için ciddi bir çalışmaya gerek olduğu anlaşılıyor.
Bravo çocuklar, böyle devam edin.
Kemal Bey'in size çok ihtiyacı var ve daha da olacak.
Bu yaşta bu bilgi
Böyle dedik ama, çocuklar galiba bu sefer atlamışlar.
Kılıçdaroğlu, hatırlayacağınız gibi, "derin tarih bilgisiyle" temayüz etmiş bir şahsiyettir.
Gün gelir Atatürk'ü "cumhuriyetin en başında Köy Enstitüleri'ni kurarak" işe başlatır, gün gelir o enstitüleri Atatürk'e ölümünden iki yıl sonra kurdurur...
Buna da şükür, bir zamanlar "Ankara'nın Kurtuluş Savaşı'nda Yunan ordusu tarafından yakılıp yıkıldığını" söyleyen bir hanım başbakanımız da vardı! İllere il olmak isteyip istemediklerini soruyor, miting meydanından ayrılırken "Allah'ı seçmene emanet" ediyordu...
Eski Türkiye'yi yabana atmayınız, ne eğlenceli bir ülkeydi...
Kemal Bey de o günlere dönmek istiyor ya, ara sıra bize hatırlatıyor.
Aynı memur gazetesinde, İstanbul'un işgali hakkındaki görüşlerini açıklamış.
"Bir kişinin, padişahın iradesiyle, bütün o düşman gemileri Çanakkale'den tek kurşun atmadan İstanbul'u işgal etti" diyor.
Cümle düşük ama fikir de düşük.
Çakardı vallahi Erciş İlkokulu'nda... Nasıl geçmiş?
Mondros Mütarekesi'ni İttihatçılar, yani "sizinkiler" imzaladılar. Rauf Bey, vb.
O gemiler ancak öyle gelebildi.
Vahdettin'in bunda bir "dahli" yoktur.
Kemal Bey, sen cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmayı bırak da, partinin genel başkanlık makamını önce tarih bilgisiyle taçlandır. Ara sıra İnce Memed'den başka kitaplar da oku.
"Pis padişaha çamur atmak uğruna" da gerçekleri çarpıtma.
Ayıp oluyor.
Ama bundan sana ne, öyle değil mi?
Nasıl olsa "dünya pişkinlik şampiyonluğunu" kimseciklere bırakmazsın.