Huyumdur, en son söylenecek lafı en başta söylerim. Gene öyle yapacağım: Futbol konusunda en akla yakın, en makul çözüm, bu sezonun "hiç oynanmamış" kabul edilmesiydi...
Yani ne şampiyonluk, ne de küme düşme.
Basketçilerin yaptıkları gibi.
Ağustos, bilemediniz eylül ayına kadar futbol rafa kaldırılacak ve virüs konusundaki gelişmeler beklenecekti.
Öyle ya, ligi "bu haliyle" tescil edip Trabzonspor'u şampiyon yapsan, Galatasaray ve Beşiktaş camiası kıyameti koparır. (Fenerbahçe'nin pek bir şey koparacak hali yok.)
En büyük haksızlık da "düşme hattına girmiş" takımlara yapılır. Puanlar birbirine çok yakın, belki adamlar iki-üç maç sonra "kurtaracaklar"...
Fransa'nın yaptığı gibi yapamazsın, orada Paris Saint-Germain çok çok ilerideydi, salgın çıkmasa da şampiyon olacağı belliydi. Zaten kimse de itiraz etmedi.
Şimdi federasyon, çözüm sandığı "seyircisiz oynatma" formülünde gene ısrarlı.
Ligi 12 Haziran'da yeniden başlatacaklar ve yaz sıcağında bitirecekler.
***
Fakat
"önlemler" bir tuhaf...
El sıkışmak, daha doğrusu "çaaak" yapmak yasak. (
"Tokalaşma" zaten uzun süredir unutulmuştu, kazık kadar adamlar birbirleriyle Amerikan veletleri gibi yumruk tokuşturuyorlardı.)
Hadi onu anladık. Fakat "sevinmek" de yasak.
Nasıl engel olacaksınız? Asist yapan çocuk gol atan arkadaşına sarılırsa üç bin lira ceza mı keseceksiniz?
"Dirsekleriyle" sevineceklermiş... Hakeme iki metreden fazla yaklaşmak yasak. Nasıl ölçeceksiniz?
Yedek kulübesinde maske takmak zorunlu ama oyuncularda ve hakemlerde maske olmayacak.
Oyuna giren maskesini çıkaracak, sahadan çıkan hemen takacak.
Yani oturana virüs bulaşır da koşana bulaşmaz mı?
Hareketsiz kalmayacaksın demek ki... Üç hakem maskesiz fakat
"dördüncü hakem" maske takmak zorundaymış!
Şimdi sıkı durun, en manyak önlemi söylüyorum:
"Nerede olursa olsun topa eldivensiz herhangi bir temas olursa top dezenfekte edilecek!"
Yani her taç atışında. (Kaleciye serbest.)
Saha kenarında ellerinde deterjan
şişesiyle görevliler mi sıralanacaklar?
Elinle topu dikmek de yok, ayağınla dikeceksin.
***
Bu maçlardan hayır gelmez. Zaten seyirci de yok.
Oynanacak oyun da futbol değil
"mutbol" olur.
Futbol Federasyonu,
Basketbol Federasyonu kadar basiretli çıkmadı.
Çünkü futbolda, basketten çok daha büyük bir para dönüyor.
Sporcular gerekirse ölsünler ama kulüpler batmaktan kurtulsunlar, mantık bu.
Hadi hayırlı olsun bakalım.