Bugün 1 Mayıs. İşçi bayramı. İki gün önce de Kut-ül Amare zaferinin yıldönümüydü, Kut bayramı.
Bu virüs salgını hengamesinde elbette gürültüye gidecekti, gitti.
"Kut bayramını" Enver Paşa'nın amcası Halil Paşa ilan etmişti, yüz dört yıl oluyor, İttihatçılar iktidardan düşünce unutuldu.
Cumhuriyeti kuran ve yöneten "B kadrosu İttihatçılar" da onu yeniden gündeme getirmediler.
Çünkü bir Osmanlı bayramıydı ve daha da önemlisi, orada Mustafa Kemal Paşa yoktu.
Ne vardı? "Bağlamından" koparılıp kurtuluş savaşımıza "monte" edilen Çanakkale vardı. Varsa yoksa Çanakkale.
Çünkü orada Mustafa Kemal vardı, o sırada albay da olsa.
***
Bize hiç kimse Kut-ül Amare'yi öğretmedi.
Ne ilkokulda, ne ortaokulda, ne lisede, ne üniversitede. Bu ne biçim eğitimdi?
Biz Kut-ül Amare'yi ancak
Kemal Tahir'in romanından öğrendik.
O da gırgırla karışık, Kelleci Memet'in babası Rıfat Çavuş'un savaş anılarından...
Hani Halil Paşa, Kut kuşatmasından sonra esir alınan İngiliz generali "
Tavzent"e, "
karnın açsa sana yumurta kırsınlar, pestil ıslatsınlar" diyordu da, bunu onuruna yediremeyen general, "
yok, istemez, yemiştik az biraz, elverir" diyordu...
Çünkü orada Mustafa Kemal yoktu.
Bize hiç kimse savaşın sonlarında Mürsel Paşa komutasında Baku'ya girdiğimizi de öğretmedi.
Çünkü giren Mustafa Kemal değildi.
Bize hiç kimse Alman genelkurmayının direktifiyle iki kere Süveyş Kanalı'na saldırdığımızı da öğretmedi.
Çünkü saldıran
Cemal Paşa'ydı.
E be adam, madem İttihatçılar'a çatmak istiyorsun, hiç olmazsa Cemal Paşa'nın iki kere kanaldan nasıl kös kös geri döndüğünü öğret...
Hayır. Varsa yoksa Çanakkale.
***
Kut zaferimiz, gerçekten "
tarihi zaferlerle dolu şanlı ordumuzun destansı bir mücadeleyle şanlı tarihimize altın harflerle yazdığı" bir
zafer midir?
Çok zor şartlarda kazanılmıştır.
Laf aramızda, İngilizler de Irak cephesine fazla asılmamışlardı.
Nitekim sonradan daha esaslı bir saldırıya geçtiler ve bastırıp Bağdat'ı bile aldılar.
Kut, hiçbir işe yaramadı.
Çanakkale'nin de hiçbir işe yaramadığı gibi.
Muharebe kazandık ama harbi kaybettik. (Bunu Türk Dil Kurumu Türkçesi'yle söylemeye çalışın: "
Savaş kazandık ama savaşı kaybettik"... Atatürk'ün mirasından aldıkları İş Bankası paraları helal olmasın.)
Gene de Çanakkale'de bir savunma söz konusudur. Hem stratejik hem taktik.
Kut, gene bir savunma stratejisi içinde yer alan "
yerel" bir taktik saldırı başarısıdır.
Çanakkale kutlanacaksa, Kut'un haydi haydi kutlanması gerekir.
Bunu söylemiştim de, kendine Kemalist süsü vermeye çalışan FETÖ'cü bir it üstüme saldırmıştı...
15 Temmuz'dan beri ara ki bulasın, yer yarıldı içine girdi.