Olay, kırk bin yıl önce (rakamla 40.000) bir "mavi gecede" geçer. (Göbeklitepe ne ki, dünkü çocuk.)
Baş Şaman'ın öngörüsüne göre Tanrı o gece Feridun Bey'e bir çocuk verecektir.
Halk Öz Soy'un devamlılığını sağlayacak çocuk için dua eder. Kırk bin yıllık Feridun'un bir değil iki erkek çocuğu olur, Tur ve İraç.
O sırada göğün yedi katından yedi felekler gelirler (melekler değil, felekler.)
Az sonra yeraltının bekçileri ortaya çıkarlar ve onların başbuğu Ahriman'ın korkunç kahkahası duyulur. Ahriman, doğum gününe çağırılmadığı için çok bozulmuştur, birbirlerini unutmaları ve birbirlerine düşman kesilmeleri için bebekleri lanetler.
Aslında Feridun'un bir oğlu daha vardır: Selim.
Bu çocuklardan Tur Türkler'in, İraç İranlılar'ın, Selim de geri kalan diğer bütün insanların atası olur.
Tur ve İraç ikizdirler tabii.
Feridun bir ara sorar: "Tur ve İraç'ı göremiyorum, neredeler?"
Baş Ozan'ı oynayan Hamdi Selçuk Bey, locada eseri birlikte seyretmekte olan Atatürk ile İran Şahı'nı işaret ederek, "işte Tur, işte İraç" der...
Şah ağlayarak Atatürk'ün boynuna sarılır.
***
1934 yılında İran Şahı'nın ülkemizi ziyareti dolayısıyla Atatürk'ün emir ve direktifleri üzerine Münir Hayri Egeli tarafından yazılan, Ahmet Adnan Saygun tarafından bestelenen "Özsoy" operasıdır bu.***
"Özsoy"da önemli bir unsur açıkta kalmış.