Kılıçdaroğlu onları yemeğe çağırdı, çok sevindiler.
Yemeğe mi çaya mı, her neyeyse işte.
"Adam yerine konulduk" diyebiliyorlar artık.
Çünkü davul gibi şişik egolarıyla en çok bunun sıkıntısını çekiyorlardı...
Akıl vermeye kalktıklarında Tayyip Erdoğan bunları "beni iktidara getiren sizler değilsiniz" diye terslemişti.
Oysa onlar kendilerine danışılmasını istiyorlardı, hatta ülke yönetiminin onlara bırakılmasını...
İçlerinde üniversite hocası da vardı gazeteci de. Hemen hepsi eski solcuydu. Fakat artık hemen hepsi sermayeye yazılmış, zengin teknelerinde avantadan yer içer ve denize girer olmuşlardı. İstanbul sermayesini yalıyorlardı.
On yıl önce "Allah bunu başımızdan eksik etmesin" diyen herif bir numaralı "Tayyip düşmanı" kesiliverdi.
Ne zaman? FETÖ örgütü, polis istihbarattan sonra MİT'i de ele geçirmek isteyip yüz bulamadığı zaman...
Ne zaman? PKK örgütü barış görüşmelerinde masaya tekme attığı zaman...
Dönmelerinin bahanesi ve kılıfı da Taksim Meydanı'nda kesilecek üç beş ağaç oldu.
Bir yerlerden bir işaret fişeği mi atılmıştı?
Şimdi son umutları muhalefet ittifakı.
Bir yandan Kılıçdaroğlu'na yaltaklanıyorlar, diğer yandan Davutoğlu ve Babacan'a bağladıkları boş umudu bile taze tutmaya çalışıyorlar.
Kimisi Amerika'dan yemleniyor, kimisi Almanya'dan, kimisi Ermeni "diyasporasından"...
***
Ortak hedefleri, bir Kürt devletinin kurulmasıdır.***
Bunların içinden "gerekirse demokrasi dışı yollardan da olsa Erdoğan devrilmelidir" yazan da çıkmıştı.