Ne yapacaklar diye merak ediliyordu... Öyle ya, solcu olmayan solun büyük lideri Ekrem İmamoğlu ve ülkücü kökenli Mansur Yavaş belediyelerde "nasıl bir solculuk" edeceklerdi?
Solculuk etmeyeceklerse oralarda solculuk ayağından niçin oturuyorlardı?
Yoksa ortada iddia edildiği gibi sağcılık solculuk kalmamıştı da "kucaklama dönemi" mi başlamıştı?
İmamoğlu şimdilik muntazaman devam ettiği Livaneli konserlerinde kankasını kucaklamakla yetiniyordu ama herhalde bize de sıra gelecekti...
Önce "AK Partili bildikleri" belediye yöneticilerini öptüler.
Sonra Mansur Yavaş gerçek bir CHP'li gibi davrandı ve "çok CHP" bir karar aldı.
***
Belediye çalışanlarının sakal bırakmalarını yasakladı.
Ankara Belediyesi'nde çalışıyor olsaydım yanmıştım.
Kenan Evren'in üniversite öğretim üyelerinin sakal bırakmalarını yasakladığı dönem gibi, ya istifa edecektik ya da eşşek gibi kesecektik. Buna en çok Berber Salim sevinecekti.
Çağdaş
Türkiye'de gericilik simgesi sakal da ne arıyordu?
Bıyık, eh, hadi şimdilik o serbestti ama "
memur bıyığı" olmak zorundaydı, ince ve kırpık...
Batı'da özellikle "
pis sakal" günün modasıydı ama Türkiye Batı'dan daha Batılıydı.
Nasıl olduysa, gerek Karl Marx'ın gerekse Lenin'in "
fotoşopla tıraş edilmiş" görüntülerini devreye sokmadılar... Buna
Fidel Castro da, Ernesto
Che Guevara da dahil olsalar gerekti... Oysa biz onlardan da solcuyduk.
Ama onlar asker değillerdi ki...
Oysa her Türk doğuştan askerdir.
Aslında doğuştan futbol uzmanıdır da o buraya pek uymuyor.
Yok yok, uyuyor, Kenan Evren bir maçtan sonra Ankaragücü takımının kalecisini "
sen kalenden fazla açılıyorsun, böyle yaparsan gol yersin" diye haşlamıştı...
Sakal yasağı önce itfaiyeden başlamış.
Öyle ya, alevlerle mücadele ederken o sakal tutuşuverirse... Mansur personelinin önce sağlığını ve güvenliğini düşünüyor.
***
Solcuların ülkücü solcusu Mansur Yavaş, sakallarını kestirdiği belediye çalışanlarına bir de "
kravat takma zorunluluğu" getirmiş.
Elbette. Çağdaş Türkiye'de çöpçüler bile kravatlı olmalıdırlar.
Kravatlı itfaiyeci de, evi yanan vatandaşı gülme krizine sokup böylece acısını hiç olmazsa bir ölçüde hafifletebilir...
Bakalım Mansur Yavaş, tıraşsız ve kılıksız, özellikle tipsiz Ankaralılar'a "
Sıhhiye hattını geçip Kızılay'a sokulma yasağını" ne zaman getirecektir?
***
Boşuna konuşuyoruz, meseleyi Memur- Sen sendikasının temsilcisi Ali Yaz daha iyi özetlemiş:
"
Bizim için hiç şaşırtıcı değil. CHP'li belediye, CHP'yi tanımayan, unutan ya da değiştiğini sananlara kendini yeniden hatırlatmış oldu."
İmamoğlu'nun da şu Köy Enstitüleri'ni
yeniden açmasını isteriz: Örneğin
Kadıköy, Karaköy, Bakırköy, Arnavutköy,
Mecidiyeköy, Ataköy, Çengelköy, Vaniköy
Enstitüleri...
Karaköy Enstitüsü'nde öğretilecek "
sanat ve beceri" ilginç olurdu kanısındayım.