Kenan Evren diye bir darbeci yokmuş, hiç gelip geçmemiş...
Tahsin Şahinkaya zaten yok...
Bunlar darbe marbe de yapmamışlar.
Mahkeme "suçludurlar" demiş ama Yargıtay 16. Ceza Dairesi bu hükmü bozmuş.
Eh, Yargıtay böyle deyince Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi de ona uymuş, bozma kararını kabul etmiş.
Tövbe, darbe yapmadıkları için değil de, "ölüm nedeniyle"...
Dolayısıyla, ne mal varlıklarına el koymaya gerek varmış, ne de rütbelerinin sökülmesine... Askerlikten de kovulmuyorlar...
Adliyeyi tenzih ederim, kanun böyle.

*** Hani "ölsem de kurtulsam" deyimi tam buraya cuk oturuyor.
Öyle ya, ölümden öte köy var mı?
"Ver kurtul" gibi "öl kurtul"...
Demek ki yarın Fetullah cortlasa, hakkında açılmış bütün soruşturmalar ve davalar düşecek. Pir-ü pak olacak. Görmemişe dönecek.
Nitekim bakınız, Semih Paşa denilen adam, şehit Ömer Halisdemir tarafından tahtalı köye yollandı, kurtuldu. Ne kovuşturma, ne mahkeme, ne ceza... Buna karşılık Ömer'in üstüne üç şarjör boşalttılar. Günün birinde bu heriflere de "iade-i itibar" edilecek midir?
Yoksa Evren ve Şahinkaya bu kurtuluşu "başarılı olmuş olmalarına" mı borçludurlar?
Biz askerlik yaparken erat arasında şöyle bir espri dolaşırdı: Arazi olmak serbesttir, yakalanmamak şartıyla!
Neredeyse ülkemizde de "darbe yapmak serbesttir, başarmak koşuluyla" denecek.
16 Temmuz sabahı pembe ya da mavi renkli iç donlarıyla duvar dibine ıhtırılanlara yazık mı olmuş yani? ***

Kenan Evren, Türkiye'nin mutlak hâkimi olduğu üç yıl boyunca bu ülkede sistemli olarak işkence yapılmasına göz yummuş adamdır.
Darbe siyasi suçtur. İşkence insanlık suçudur.
İnsanlık suçunda "zamanaşımı" yoktur.
Adolf Hitler sağ olsa da bugün yakalansa, bunca yıl sonra bile anasını bellerler.
Kenan Evren yalnız darbecilikten değil, işkencecilikten de yargılanmalıydı.
Ne zamandır yazmak istiyordum, nasip kısmet bugüneymiş.

***

Allah için
"Biz darbeci değiliz."
Sudan Askeri
Geçiş Konseyi