Çok kişi farkında bile değildir, bu ülkede bir Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu var, DİSK... Ne yapacaklar bunlar? Devrim yapacaklar.
Bir "demokratik burjuva devrimi" yapacak değiller ya, komünist devrim yapacaklar. (Demokratik halk devrimini de Ak Parti yaptı.)
Ya da "birileri" yapacak da bunlar da bir ucundan tutacaklar.
"Zinde kuvvetler" yapsın mı, siz de arkadan gelin, ha?
Türkiye'de bazı komünistler, yirminci yüzyılda gördükleri amansız baskının tortusuyla, kendilerine komünist demekten bugün bile korkuyorlar. "Devrimci, ilerici, emekten yana" gibi kılıfların arkasına saklanmayı sürdürüyorlar.
Oysa yüzyıl değişti, çağ değişti, korkmaya gerek yok.
Sermaye bile korkmuyor da siz niçin korkuyorsunuz?
Bari "sosyalist" deyin de ortasını bulalım. Sosyalist İşçi Sendikaları Konfederasyonu, SİSK...
Hayır, sonra günaha girerler.

*** Bunlar devrimcilik ediyorlar da ne ediyorlar?
Hiçbir şey. Nothing. Rien. Niente. Zilch.
Tunceli'nin komünist belediye reisi Mehmet Maçoğlu'na övgüler düzen muhalif basın bile bunları ciddiye almıyor. Sayfa dibinde mercimek kadar yer veriyor.
Grev mi düzenliyorlar yürüyüş mü?
Bir programları, bir hazırlıkları mı var?
"Gel ulan fabrikaya el koy, al senin olsun" desen apışıp kalırlar.
Akıllarına gelebilen tek "eylem" biçimi dön dolaş 1 Mayıs kutlaması.
Bununla mutlu olacaklar.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, "1 Mayıs'ı Taksim'de kutlamak istiyoruz" demiş...
Bir "Taksim fetişizmi"dir gidiyor. Taksim'in kutsallığı var.
Devlet size yer gösterdi, niçin Yenikapı'da kutlamıyorsunuz?
Yoksa, Tayyip Erdoğan'ın oraya bir çırpıda toplayabildiği milyonlara bakıp, onların yanında "cılız kalmaktan" mı korkuyorsunuz?
Hani, emekçi halkı sokaklara dökecek arslan parçaları neredeler? *** Siz en iyisi ne yapın biliyor musunuz?
"Borunuzun öttüğü" yere gidin.
Bu sene 1 Mayıs'ı gidin Tunceli'de kutlayın.
Maçoğlu arkadaş size her türlü kolaylığı, yardımı gösterecektir.
Giderken yanınıza karta kaçmış komünist tiyatrocuları da alın. Tunceli halkı çok iyi anlar doğrusu, Brecht falan oynasınlar.
Böylece, Maçoğlu'nun hanesine yazılacak en büyük başarı olarak öngördüğümüz "yirminci yüzyıl artığı bazı ihtiyarları mutlu etmek" fonksiyonu da yerine gelmiş olur.
Siz de yaranızı kaşırsınız işte... Sonra da Anıtkabir'e çıkarsınız.
Başka bir şey de yapacağınız yoktur.
Yıl 1919 değil, 2019'dur.