Çünkü Tayyip Erdoğan kafasına koyduğunu yapan adamdır. Altı sene önce olmadıysa, sekiz sene sonra.
Eh, madem ki "mesele ağaç değil" demişlerdi, belki bu sefer itiraz etmezler!
Ederler de, yeni bir ayaklanma çıkarmak artık o kadar kolay değil.
Yoksa kolay mı?
Bunu fırsat bilecek Amerikan gizli servisi, Yılmaz'ın kitabına 2 bin 500 lira bastıran kerizleri bakalım bu sefer kışkırtabilir mi? (Almanya bu sefer karışmayabilir.)
Piyano çalan İtalyan bulmak kolay da, arbedeye çanak tutacak "Fetöcü polisleri" nereden bulacaklar?
"Oğlumu arıyorum" gazı veren soytarı da yurt dışında kaçak...
Tentürdiyot ve gazlı bez tedariki yapanlar topladılar çenelerini, oturuyorlar...
"Tarih boyunca mazlumlara kucak açmış otelci" toprak altında... Kardeşi Türkiye'yi değil Fenerbahçe'yi kurtarmaya çalışıyor...
2013 ayaklanmasının başlıca destekçilerinden olan İstanbul sermayesi iktidarla ya barıştı, ya da barışmış numarasıyla sesini kıstı...
Fetöcüler'in gazeteleri de televizyonları da kapalı...
Zarar yok, faşistlerinki açık.
Belki canlı yayında "sen benim parkıma ne karışırsın" deyip küfür eden de çıkar.
Fakat topçu kışlasını yıktıran Atatürk değil ki, İnönü...
Bu memlekette "İnönücülük elden gidiyor" diye ayaklanmaya kalkacak üç beş emekli memurdan başka kimse kaldı mı? Onların da hali yok, çişlerini tutamıyorlar.
Bakalım muhalif amigolar da nasıl bir yol izlerler?
"Kalkın ey ehl-i vatan" bağırtısıyla kendilerini savcının karşısında mı bulurlar?
En kolay yol "sosyal medyada saydırmak"... Onu nasıl olsa yapacaklar.
Fakat, dandik bir kitabı Atatürkçülük ayağından kaktırmak kolay da, çirkin bir meydanı İnönücülük ayağından nasıl savunacaklar?
Çünkü dünya şehirlerinin meydanları içinde en çirkin meydan nihayet güzelliğe kavuşacak.