Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ENGİN ARDIÇ

Elden gitmiyeee

Kilise nikahı kimi zaman hayat kurtarır...
Raymond Aubrac, Alman işgalinde Lyon'da bir Fransız direnişçisiydi.
Yakalanmış, ünlü "Lyon kasabı" Klaus Barbie'nin eline düşmüş... İşkence ediyorlar, ya orada öldürecekler ya da toplama kampına postalayacaklar.
Direnişçiler hapisaneyi basamazlar, o kadar güçleri yok, kurtarmak için önce bir şekilde dışarı çıkarmak gerekiyor ama nasıl?
Eşi Lucie Aubrac kalkmış gitmiş Barbie'nin huzuruna çıkmış.
"Siz bunun ne alçak bir herif olduğunu bilemezsiniz," demiş, "evlenme vaadiyle beni kandırdı, hamile bıraktı... Ben nikah isterim! Beni evlendirin, sonra bu herife ne yaparsanız yapın, beni ilgilendirmez!" Barbie orman kibarı ya, "peki matmazel", demiş, "yarın gelin nikahınızı kıyalım." "Yooo," demiş Lucie, "ben dini bütün bir kızım, kilise nikahı isterim!
Sonra sizi Hitler'e şikayet ederim!" Barbie bakmış ki kadın belalı, SS çavuşunu çağırmış, "yanına birkaç adam al, yarın sabah bu herifi mevcutlu olarak kiliseye götürün, matmazelle evlensin, geri getirin" demiş.
Ertesi gün kilise yolunda Alman kamyonuna pusu kuruyorlar, SS'leri temize havale edip Lucie'nin kocasını kurtarıyorlar!...
Olay gerçektir. Bunun filmi de var, Carole Bouquet ile Daniel Auteuil oynuyorlar.

***
Anayasa Mahkemesi, müftülerin nikah kıymalarının "laikliğe aykırı olmadığına" hükmetti.
Yani, CHP'nin itirazını reddetti.
(Genellikle böyle oluyor.) Hem de oybirliğiyle...
Çünkü müftü de bir devlet memuru.
Diyanet İşleri Başkanı'nın da olduğu gibi.
Belediye reisinin mi nikah kıyması daha doğal, devletin temsilcisinin mi?
Hıristiyan vatandaş nikahını kilisede kıydırıyor, Müslüman vatandaş niçin müftülükte kıydırmayacakmış? Bizde kilise yok...
Kaldı ki böyle bir "zorunluluk" da yok, isteyen belediyeye gider isteyen müftülüğe.
Ezanın şu dilde ya da bu dilde okunması için de bir zorunluluk yok, isteyen Arnavutça da okuyabilir.
Meselenin bam teli budur işte: İsteyen istediği gibi takılır.
Şunu herkes bir kabul etse memleket rahatlayacak...
Ya Klaus Barbie, "İsa bir Yahudi peygamberidir, biz Naziler olarak kilise milise takmayız" deseydi ne olacaktı?
Ölmüştü Raymond Aubrac.
Şimdi bizde de birtakım "yerli Naziler" Anayasa Mahkemesi'ne "saydıracaklar" da onun için söylüyorum.
***
Bu arada, Yılmaz'ın açılış fiyatı olarak 2 bin 500 liradan pazara verilen kitabı, karaborsada 1 milyon liraya kadar çıkmış!
Bravo kerizler, milyonu bastırıp alın, yüzünüze gözünüze sürersiniz.
"İktidar elden gitti, hiç olmazsa para gelsin, neşemizi bulalım" diyor arkadaş.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA