Kemalistler Suriyeliler'den çok korkuyorlar.
Hem iğreniyorlar hem de korkuyorlar.
Bunlar pismiş, pasaklıymış, üstelik "çocuk kaçırıyorlarmış"...
Kime nasıl satacaklarsa?
Oysa bizim köylümüz tertemizdir, en asil duyguların insanıdır. Milletin efendisidir.
Sağda solda Arapça tabelalar da artmış... "Kargacık burgacık" gerici alfabesi...
Bu, doksan yıldır beyinlere işlenmiş "Arap nefreti"dir.
O kadar ki, Arap turist bile istemiyorlar.
Bir tanesi, "sınırımıza gelen Arap turiste sakal muayenesi yapalım, kravatı yoksa içeri almayalım" diyecek kadar zırvalamıştı.
Ama çok ciddiydi. Oysa yaz sıcağında denize girmek için ülkemize gelen, hangi milletten olursa olsun turistin kravat takması için "kafadan kontak" olması gerekiyordu.
Sakal da sevmiyorlar, herkes asker gibi tıraş olacak.
Fakat para gelsin, öyle mi?
Arap gelmesin ama para gelsin.
Bakınız Rus turiste bir itirazları yok, onlar da kravatsız ama hiç olmazsa "kadınları müsait"...
Dört milyon Suriyeli gelmesin...
Ama dört milyon Türk Almanya'ya yerleşsin.
Bizim hakkımız var, çünkü Almanya babamızın tarlası. Onların yok.
Bunlar da "getto" oluşturacaklar ve "bize her yer Halep" yazacaklar.
Eyvah.
Ama biz Kreuzberg'de kahvehane açar ve kapıya "bize her yer Trabzon" yazarız, hakkımızdır.
Tavsiyemiz: Türk polisi şimdiden Arapça kurslarına yazılsın.
Amerikan polisinin İspanyolca, Alman polisinin Türkçe kurslarına gittiği gibi.