Ortaokullara seçmeli ders olarak Arnavutça koymuşlar.
Boşnakça da koymuşlar.
Kitapları basılıyor. Boşnakça öğrenmek isteyen 156 öğrenci var.
Arnavutça kitapları hazır, çocuklara ücretsiz dağıtılmış, 44 öğrenci Arnavutça öğreniyor. Kitapları Trakya Üniversitesi hazırlamış.
Bu sayılar elbette azdır, üstelik bu çocuklar "kendi kökenlerini" aramak isteyen, aileleri "oralardan" gelen çocuklardır (olay İzmir'de, Aliya İzzetbegoviç Ortaokulu'nda geçiyor) ama bu "Türk maarifi" için dev bir adımdır.
Bu adımın daha da geliştirilerek sürdürülmesi gerekiyor.
Harıl harıl Rusça, Çince, Japonca öğrenen çocuklar istiyoruz!
Göçmenlerle hiç olmazsa "insani diyalog" kurabilmek için iyi kötü Arapça bilen vatandaşlar istiyoruz.
Dünyaya başka türlü açılamazsınız.
Nitekim, İstanbul'da Gürcü temizlikçi ve dadı sayısı artınca kitapçılarda da "Türkçe- Gürcüce Sözlük" görünür olmaya başlamıştı...
Bülbül gibi Rusça konuşan birçok zamparamız da yok mudur? (Bu çaba "Sabri Abi, karılar votka istiyor" düzeyinde kalmasın tabii...) Eskiden, "iyi okullar" dışında, çocuklara "vat iz dis, dis iz e buk" düzeyinde İngilizce öğretilmeye çalışılırdı...
Ve de ortaya, turist kazıklamakta mahir ama iki cümle İngilizce konuşamayan "tarzanlar" çıkardı: "Are you disco? Are you cola?" Birkaç öğrenci Almanca'yı, birkaçı da Fransızca'yı seçerdi değişiklik olsun diye, işte o kadar.
Niçin bu ülkede Türkler'e "imparatorluğun diğer halklarının dilleri" öğretilmemiştir?
Kürtçe yasaktı. Peki, Rumca, Ermenice, Ladino da mı yasaktı?
Süryanice, Lazca, Çerkesçe diye birtakım diller yok muydu?
Resmen değil ama "fiilen" öyleydi.
Anadilinde öğrenim görmek isteyen gayrımüslim vatandaş "kendi" okuluna gidiyordu, peki, örneğin Rumca öğrenmek için ben nereye gidecektim?
Rum sevgili mi bulacaktım kendime?
(Onu da yaptım.) Tramvayda Rumca konuşan insanlara "vatandaş Türkçe konuş" diye saldırıldığını, evet saldırıldığını hatırlarım.
İyi ki de çocuk gözümle görmüşüm, bu faşizm bende "marjinal" lisanlara karşı bir ilgi ve muhabbet yarattı.